Tom çengele bir solucan taktı.
- Tom put a worm on the hook.
Kancalı kurt bir kurttur, ince bağırsağa yapışan bir insan paraziti.
- Hookworm is a worm, a parasite of man, that sticks to the small intestine.
Tom ceketini çıkardı ve onu kapının arkasındaki kancaya astı.
- Tom took off his coat and hung it on the hook behind the door.
Ben bir parça bagaj satın aldım.
- I bought a piece of baggage.
Bana bir parça bilgi getirdi.
- He brought me a piece of information.
Tom olta iğnesine yem koydu.
- Tom put bait on the hook.
Halk olta iğnesi, olta ve olta kurşunu aldı, değil mi?
- The public bought it hook, line and sinker, didn't they?