İki kurbağa dere kenarında otururken yağmur yağmaya başlar. Kurbağalardan biri diğerine şöyle der: Çabuk suya gir, yoksa ıslanacağız.
- Two frogs are sitting on the bank, when it starts to rain. One of them says, Quick, get in the water so we don't get wet.
Konuşmacı tasarruf ihtiyacı üzerinde stres attı.
- The speaker laid stress on the need for thrift.
Kıbrıs iflası önlemek için mücadele ediyor.
- Cyprus is struggling to avoid bankruptcy.
Onun evi nehrin kıyısında.
- His house is on the bank of the river.
Thames'in kıyısında yürüdük.
- We walked on the banks of the Thames.
Bankaya gittim ve neyseki sırayla girmek zorunda kalmadım.
- I got to the bank and luckily didn't have to get in line.
Banka ekonomik durgunluk sırasında çöktü.
- The bank collapsed during the recession.
Banka ona 500 dolar ödünç verdi.
- The bank loaned him 500 dollars.
Banka ona 500 dolar ödünç verdi.
- The bank lent him 500 dollars.
I'm going to bank the money.
Where is the nearest bench?
- En yakın bank nerede?
Why did you paint the bench red?
- Neden bankı kırmızıya boyadın?
... in a bank. She never got a college education, even though she was smart as a whip. And she ...
... Like the old bank-- ...