İşi zamanında bitirmek için hiçbir ihtimal yoktu.
- There was no chance to finish the job on time.
Onun geleceğine dair bir ihtimal var mı?
- Is there any chance that he will come?
Bu bir ömür boyu şanstır.
- This is the chance of a lifetime.
Anahtarlarımı nereye koyduğumu bilmen için şans var mı?
- Any chance you know where I put my keys?
Bir şans elde ederek bir kader yaratacaksın.
- You'll make a fortune by taking a chance.
Kader şansa bırakılmayacak kadar ciddidir.
- Fate is too serious to be left to chance.
Tom riske girmek istemedi.
- Tom didn't want to take any chances.
Başka kaza risklerini en aza indirgemek istiyorum.
- I want to minimize the chances of another incident.
Büyük olasılıkla gelecek.
- There's a good chance that he'll come.
Onun seçileceğine dair iyi bir olasılık var.
- There's a good chance that he'll be chosen.
Şansımızı denemek zorunda olacağız.
- We'll have to take our chances.
Sadece şansımızı denemek zorunda kalacağız.
- We'll just have to take our chances.