aşma

listen to the pronunciation of aşma
Türkçe - İngilizce
passing over
overlap
negotiation
crossover
surpassing, exceeding
exceeding, overthrust
passing, crossing, passage
encroachment
overrun
(Askeri) overflowing
(Ticaret) exceed

We never exceed the speed limit. - Hız sınırını asla aşmadık.

Don't exceed the speed limit. - Hız sınırını aşmayın.

overthrust
(Nükleer Bilimler) overshoot
aşmak
exceed
aşmak
go beyond
aşmak
surpass
aşmak
pass over
aşmak
climb over
aşmak
overcome
aşma (engeli)
negotiation
aşma adası
klippe
aşma borusu
bypass
aşma örtüsü
overthrust nappe
aşmak
{f} top
aşmak
surmount
aşmak
{f} pass
aşmak
transcend
aşmak
{f} overrun
aşmak
to pass over, to go beyond, to climb over; to surpass, to exceed; to surmount, to overcome
kredi limitini aşma
overdraft
aşmak
(Askeri) overflow
aşmak
(Ticaret) cross

Tom did not want to cross the picket line. - Tom grev çizgisini aşmak istemedi.

Tom didn't want to cross the picket line. - Tom grev çizgisini aşmak istemedi.

aşmak
outrun
aşmak
outstretch
aşmak
(Denizbilim) stamp
aşmak
soar beyond
aşmak
outperform
hedefi aşma
(Gıda) overshoot
go beyond
overshoot
gone beyond
went beyond
aşmak
overstep

I'm sorry, I didn't mean to overstep my bounds. - Üzgünüm, sınırımı aşmak istemedim.

aşmak
get on top of
sınırı aşma
transgression
inc
cooked food
smooth
surpass

Japan surpasses China in economic power. - Japonya ekonomik güçte Çin'i aşıyor.

The theory of evolution surpasses the scope of my imagination. - Evrim teorisi benim hayal kapsamını aşar.

transcend

To be human we must transcend our animal nature. - İnsan olarak hayvan doğamızı aşmalıyız.

No one can transcend their own individuality. - Hiç kimse kendi benliğini aşamaz.

exceed

She is exceedingly sensitive to the cold. - O, soğuğa aşırı duyarlıdır.

Imports exceeded exports last year. - Geçen yıl ithalat ihracatı aştı.

surpassing
aşmak
to exceed (a specified period of time)
aşmak
overlap
aşmak
slang to slip away, disappear
aşmak
overbrim
aşmak
be in excess of
aşmak
clear
aşmak
outreach
aşmak
stride
aşmak
defeat
aşmak
transgress
aşmak
bestride
aşmak
outgo
aşmak
to cross, traverse (a mountain, a river, a sea); to go through (a forest); to traverse (a road)
aşmak
negotiate
aşmak
to exceed, go beyond (a limit)
aşmak
to overtake, pass
aşmak
(for a male animal) to cover, serve, service, copulate with (a female animal)
aşmak
going beyond
aşmak
to overcome, surmount (an obstacle)
aşmak
pass beyond
aşmak
peregrinate
beklenen aşma oranı
(Askeri) expected overtopping rate
haddini aşma
presumption
Türkçe - Türkçe
Kurutulmuş meyve
Aşmak işi
Yemek
(Osmanlı Dönemi) Yemek, taam
(Osmanlı Dönemi) f. Muharrem ayında pişirilen aşure
çorba
Pişmiş ekmek
Muharrem ayında pişirilen aşure
Anadolu'nun bazı yörelerinde bulgur pilavına verilen ad
Pişirilerek hazırlanan yemek
Bulgur pilavı
aşmak
Süre geçmek, bitmek, sona ermek: "Üstelik çekingenliğin de kaybolmuş, hatta sokulganlığı aşarak girişkenlik derecesini bulmuştu."- T. Buğra
aşmak
Yüksek, uzak veya geçilmesi güç bir yerin öte yanına geçmek: "İki gündür sarp dağ yollarından aşıyoruz."- F. R. Atay
aşmak
Yüksek, uzak veya geçilmesi güç bir yerin öte yanına geçmek
aşmak
Süre geçmek, bitmek, sona ermek
aşmak
Erkek hayvan dişisiyle çiftleşmek
aşmak
Görünmeden kaçmak
aşma