aşkın

listen to the pronunciation of aşkın
Türkçe - İngilizce
transcendent, transcendental
ultra
out

For God's sake, get me out of here! - Allah aşkına beni buradan çıkarın.

over

There are over 800,000 Basque speakers in the world. - Dünyada 800,000'i aşkın Baskça konuşan kişi vardır.

There are over 2,500 types of snakes in the world. - Dünyada 2,500'ü aşkın yılan türü bulunmaktadır.

(isim) Your love
excessive; exceeding, beyond; transcendent, transcendental
exceeding
excessive
beyond
(Sosyoloji, Toplumbilim) transcendent(al)
aşk
love

Love is seeing her in your dreams. - Aşk onu rüyalarında görmektir.

Love makes the world go round. - Aşk dünyayı döndürür.

aşkın belirtisi olan
amative
aşkın belirtisi olan
amatory
aşkın simgesi
pledge
aşkın simgesi
pledge of love
aşk
amorous
aşk
crush

Tom has a huge crush on Mary. - Tom'un Mary'ye büyük bir aşkı var.

Mary was my first crush. - Mary benim ilk aşkımdı.

aşk
gallantry
aşk
flame

She gave herself to flames of love. - O kendini aşk ateşinin kollarına bıraktı.

aşk
passion

It was a very passionate love affair. - Çok ihtiraslı bir aşk macerasıydı.

Love is only one of many passions. - Aşk birçok tutkudan sadece biridir.

aşk
adoration
aşk
amour
aşk
adore
aşk
romance

Maybe you should stop reading romance novels. - Belki aşk romanları okumaktan vazgeçmelisin.

You should stop reading romance novels. - Aşk romanları okumayı durdurmalısın.

aşk
heart

seni seviyorum.

But love can break your heart. - Ama aşk kalbinizi kırabilir.

Open your heart; write beautiful love sentences! - Kalbini aç; güzel aşk cümleleri yaz!

aşk
the love
aşk
love of
aşk
of love
âşk
Love, amour, adoration, crush, passion, gallantry
aşk
love; passion
başından aşkın
overburdened (by work)
ellisini aşkın kimse
quinquagenarian
işi başından aşkın
up to the ears
işi başından aşkın
up to the elbows
işi başından aşkın olmak
to be snowed under with work, to be up to one's ears in work
işi başından aşmak/aşkın olmak
to be extremely busy
Türkçe - Türkçe
Çok, fazla
Belli bir süreyi aşmış, ötesine geçmiş
Benzerlerinden üstün
AŞK
(Osmanlı Dönemi) İttibâ'. Alâka.İnsanın mahiyeti ulviye; fıtratı, câmia olduğundan; binler envâ-ı hâcât ile binbir esmâ-i İlâhiyyeye herbir ismin çok mertebelerine fıtraten muhtaçtır. Muzaaf ihtiyaç, iştiyaktır. Muzaaf iştiyak, muhabbettir. Muzaaf muhabbet dahi aşktır. Ruhun tekemmülâtına göre merâtib-i muhabbet, meratib-i esmâya göre inkişaf eder. Bütün esmâya muhabbet dahi -çünki o esmâ Zât-ı Zülcelâl'in ünvanları ve cilveleri olduğundan- muhabbet-i zâtiy
AŞK
(Osmanlı Dönemi) (Işk) Çok ziyâde sevgi. Şiddetli muhabbet. Sevdâ. Candan sevme
Aşk
amor
Aşk
sevi
Aşk
heva
aşk
Aşırı sevgi ve bağlılık duygusu, sevi: "Gönlüm düştü bu sevdaya / Gel gör beni aşk neyledi."- Yunus Emre
aşk
Aşırı sevgi ve bağlılık duygusu, sevi