The reason why we cannot support his view will be given below.
- Onun görüşünü destekleyememizin nedeni aşağıda verilecektir.
Who lives in the room below?
- Aşağıdaki odada kim yaşıyor?
I'll meet Tom downstairs.
- Tom'u aşağıda karşılayacağım.
There's a gentleman downstairs who says that he wants to speak to you.
- Aşağıda seninle konuşmak istediğini söyleyen bir beyefendi var.
What do you think is down there?
- Aşağıdakinin ne olduğunu düşünüyorsun?
What were you doing down there?
- Sen aşağıda orada ne yapıyordun?
He looked down at the valley below.
- Aşağıdaki vadiye baktı.
Tom had never before seen Mary with her hair down.
- Tom, daha önce Mary'yi saçı aşağıda hiç görmemişti.
You can watch movies with English subtitles using this link.
- Aşağıdaki linkten, filmleri İngilizce altyazılı olarak izleyebilirsiniz.
The following words are called pronouns and are used as the subject of a sentence. They represent a person or a thing.
- Aşağıdaki sözcüklere adıl denir ve cümlede özne olarak kullanılırlar. Onlar bir kişi veya nesne sunarlar.
The actual price was lower than I had thought.
- Gerçek fiyat düşündüğümden daha aşağıdaydı.
Complete the formula here below.
- Aşağıdaki formülü tamamlayın.
Who lives in the room below?
- Aşağıdaki odada kim yaşıyor?
He looked down at the valley below.
- Aşağıdaki vadiye baktı.
The cat on the tree came down to me.
- Ağaçtaki kedi bana doğru aşağıya geldi.
We asked him on the interphone if he could come downstairs quickly.
- Çabucak aşağıya gelip gelemiyeceğini içhaberleşmede ona sorduk.
He has an inferiority complex.
- Onun bir aşağılık kompleksi var.
There is no reason for you to feel inferior to anyone.
- Birinden daha aşağıda olduğunu hissetmek için hiçbir neden yoktur.
The actual price was lower than I had thought.
- Gerçek fiyat düşündüğümden daha aşağıdaydı.
Hanover is the capital of Lower Saxony.
- Hannover Aşağı Saksonya'nın başkentidir.
There is no reason for you to feel inferior to anyone.
- Birinden daha aşağıda olduğunu hissetmek için hiçbir neden yoktur.
Mary cleaned her apartment from top to bottom.
- Mary dairesini baştan aşağı temizledi.
They are examining him from top to bottom.
- Onlar onu yukarıdan aşağıya muayene ediyorlar.
Tom and Mary are more or less the same weight.
- Tom ve Mary aşağı yukarı aynı ağırlıktalar.
They are more or less the same size.
- Onlar aşağı yukarı aynı boyuttalar.
We saw the parade move down the street.
- Geçit töreninin caddeden aşağıya doğru ilerlediğini gördük.
The victim's body was lying face down on the rug.
- Kurbanın vücudu halı üzerinde yüzü aşağıya bakacak şekilde yatıyordu.
Tom started bouncing up and down on the bed.
- Tom yatağın üstünde yukarı aşağı sıçramaya başladı.
No one should be subjected to such humiliation.
- Hiç kimse böyle bir aşağılanmaya maruz bırakılmamalıdır.
You can watch movies with English subtitles using this link.
- Aşağıdaki linkten, filmleri İngilizce altyazılı olarak izleyebilirsiniz.
He can't be under thirty.
- O otuzdan aşağı olamaz.
There was a watermill under the dam.
- Barajın aşağısında bir su değirmeni vardı.
Jimmy, breakfast is ready. Come downstairs.
- Jimmy, kahvaltı hazır. Aşağıya gel.
Let's go downstairs for dinner.
- Akşam yemeği için aşağı kata inelim.