aşağı

listen to the pronunciation of aşağı
Türkçe - İngilizce
below

We saw a lake far below. - Biz çok aşağıda bir göl gördük.

He looked down at the valley below. - Aşağıdaki vadiye baktı.

down

The cat on the tree came down to me. - Ağaçtaki kedi bana doğru aşağıya geldi.

We were afraid that we might be hit by a bullet, so we ran downstairs. - Biz bir mermi tarafından vurulabileceğimizden korkuyorduk, bu yüzden aşağıya koştuk.

inferior

Tom has an inferiority complex. - Tom bir aşağılık kompleksine sahip.

He has an inferiority complex. - Onun bir aşağılık kompleksi var.

minus
lowly
lower

Hanover is the capital of Lower Saxony. - Hannover Aşağı Saksonya'nın başkentidir.

The actual price was lower than I had thought. - Gerçek fiyat düşündüğümden daha aşağıdaydı.

hedge
down, downstairs
poor in quality, inferior; low in value
commonplace, common
the lower part, bottom
sub

The following words are called pronouns and are used as the subject of a sentence. They represent a person or a thing. - Aşağıdaki sözcüklere adıl denir ve cümlede özne olarak kullanılırlar. Onlar bir kişi veya nesne sunarlar.

You can watch movies with English subtitles using this link. - Aşağıdaki linkten, filmleri İngilizce altyazılı olarak izleyebilirsiniz.

hypo
lower, down, inferior; common, mean; less; the lower part, bottom; down, below
infra
the one below
inferior to

There is no reason for you to feel inferior to anyone. - Birinden daha aşağıda olduğunu hissetmek için hiçbir neden yoktur.

de
second
bottom

Tom found the wallet he thought he'd lost after searching the house from top to bottom. - Evi baştan aşağı aradıktan sonra Tom, kaybettiğini düşündüğü cüzdanı buldu.

Mary cleaned her apartment from top to bottom. - Mary dairesini baştan aşağı temizledi.

less

This book costs more or less 20 euros. - Bu kitap aşağı yukarı 20 avroya mâl oldu.

Tom and Mary are more or less the same weight. - Tom ve Mary aşağı yukarı aynı ağırlıktalar.

(Bilgisayar) move down

We saw the parade move down the street. - Geçit töreninin caddeden aşağıya doğru ilerlediğini gördük.

de-
nether
down of
down on

The victim's body was lying face down on the rug. - Kurbanın vücudu halı üzerinde yüzü aşağıya bakacak şekilde yatıyordu.

Tom put two slices of bread into the toaster and pushed down on the lever. - Tom ekmek kızartma makinesine iki dilim ekmek koydu ve kolu aşağı itti.

under

He can't be under thirty. - O otuzdan aşağı olamaz.

My chinese is far from perfect, but I can roughly understand everything he is saying. - Benim Çincem mükemmel olmaktan uzak, ama aşağı yukarı onun söylediği her şeyi anlayabiliyorum.

downward
downstairs

We were afraid that we might be hit by a bullet, so we ran downstairs. - Biz bir mermi tarafından vurulabileceğimizden korkuyorduk, bu yüzden aşağıya koştuk.

Jimmy, breakfast is ready. Come downstairs. - Jimmy, kahvaltı hazır. Aşağıya gel.

aşağı tabakadan kimse
pariah
aşağı yukarı
more or less, at a guess, rough, roughly, about
aşağı yukarı işlemek
reciprocate
aşağı yukarı sallanmak
bob
aşağı yukarı
around
aşağı görmek
disparage
aşağı görmek
look down
aşağı görmek
look down on
aşağı götürmek
take down
aşağı yüklemek
(Bilgisayar) downstream load
aşağı yüklemek
(Bilgisayar) download
aşağı düşme
precipitation
aşağı gelmek
to come down
aşağı kısım
the bottom
aşağı yönlü olacak şekilde
downwardly, down, downwards, downward
aşağı akan
precipitate
aşağı almak
to pull down, bring down
aşağı atmak
cast down
aşağı derecede
inferior
aşağı derecede olan şey
inferior
aşağı değil
nothing less than
aşağı düşen
precipitate
aşağı düşmek
1. to fall. 2. to decline
aşağı geç
(Bilgisayar) wipedown
aşağı görmek
to look down (on sb/sth), to treat sb like dirt, to disparage
aşağı görmek
to look down (on), despise
aşağı indirmek
wind down
aşağı inmek
to go down, to walk down, to climb down, to descend
aşağı itme
detrusion
aşağı itmek
detrude
aşağı kalmak
to fall short (of)
aşağı kalmamak
not to be inferior (to)
aşağı kalmaz
nothing less than
aşağı kalır yeri/yanı olmamak
to be at least as good (as)
aşağı kat
downstairs

I went back downstairs. - Aşağı kata geri gittim.

Let's go downstairs for dinner. - Akşam yemeği için aşağı kata inelim.

aşağı kurtarmaz
1. I can't sell it any cheaper. 2. Nothing less will do
aşağı seçim
(Bilgisayar) lower selection
aşağı tabaka
lower class
aşağı tabaka
ragtag and bobtail
aşağı tabaka
canaille
aşağı tabaka
rank and file
aşağı tabaka
mob, lower class
aşağı tabakadan
low born
aşağı tabakadan
ignoble
aşağı tükürsem sakal/sakalım, yukarı tükürsem bıyık/bıyığım
(Konuşma Dili) I am faced with an impossible choice
aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık
I have to choose between the devil and the deep (blue) sea
aşağı yukarı
in the neighborhood of
aşağı yukarı approximately, more or less
aşağı ... yukarı used in expressions such as: Hasan aşağı Hasan yukarı. It's "Hasan" all the time, nothing but "Hasan."
aşağı yuvarlanmak
descend
aşağı çekme
rollback
aşağı çekme kolu
pulldown rod
aşağı çekmek
roll back
yokuş aşağı
downhill

And it doesn't take long to go downhill. - Ve yokuş aşağı gitmek uzun sürmüyor.

He pushed the car downhill. - O arabayı yokuş aşağı itti.

daha aşağı
under
en aşağı
at least
kutu aşağı
(Bilgisayar) can down
nehir aşağı
(Jeoloji) downstream
sayfa aşağı
(Bilgisayar) page down
ağzı aşağı
cunt
hor görülen, aşağı tutulan, aşağılanan
common contempt, held down, down the
yukarıdan aşağı
from top to bottom
Sikimden aşağı Kasım paşa
I don't give a fuck
akıntı aşağı
downstream
akış aşağı
downstream
asteğmenden aşağı olan
non commissioned
asıl notadan aşağı olarak
flat
bayır aşağı
downhill
baş aşağı
headfirst, headlong, upside down
baş aşağı
upside down, head down
baş aşağı gitmek
to get worse
baştan aşağı
from head to foot, from top to bottom; entirely, throughout
baştan aşağı
from top to bottom, from head to foot, from end to end, throughout
baştan aşağı süzmek
to eye from head to foot
baştan aşağı süzmek
look up and down
baştan aşağı ıslatmak
wet through
başından aşağı kaynar sular dökülmek
to have a terrible shock, meet with sudden excitement. (işi)
belden aşağı
below the belt
belden aşağı felç
paraplegia
belden aşağı vurmak
hit below the belt
beş aşağı beş yukarı
after some bargaining
beş aşağı beş yukarı
after some haggling, approximately
bir aşağı bir yukarı
to and fro
bir aşağı bir yukarı
(to come and go) aimlessly
bir aşağı bir yukarı
chopping and changing
bir aşağı bir yukarı gitmek
pace up and down
bir yukarı bir aşağı
up and down
daha aşağı
lower

The actual price was lower than I had thought. - Gerçek fiyat düşündüğümden daha aşağıdaydı.

daha aşağı işlere vermek
disrate
en aşağı
lowermost
en aşağı düzey
rock bottom
en aşağı nokta
nadir
enflasyonu aşağı çekmek
to bring down the rate of inflation
façasını (aşağı) almak/sını bozmak
slang 1. to beat the tar out of (someone). 2. to embarrass, make (someone) look ridiculous
iniş aşağı
downhill, downwards
insandan aşağı
subhuman
kalçadan aşağı doğru daralan pantolon
peg top trousers
metni aşağı döndür
(Bilgisayar) rotate text down
nominal değerden aşağı
(Ticaret) below par
pabuçtan aşağı
mean, despicable, contemptible, low-down
tepe aşağı
1. upside down. 2. headlong, headfirst
tepe aşağı
(Jeoloji) down hill
tepe aşağı
top down
tepesi aşağı gitmek
to experience hard times, go downhill, hit the skids; to fail miserably, fall flat on one's face
tepesinden (aşağı) kaynar
su/sular dökülmek to be left aghast, be stunned, be knocked or thrown for a loop (by an unpleasant event)
yarı belden aşağı below the waist
from the waist down
yaşı elliden aşağı
on the right side of fifty
yokuş aşağı koyverme
coasting
yokuş aşağı salıvermek
coast
yukarı aşağı
up and down

Tom started bouncing up and down on the bed. - Tom yatağın üstünde yukarı aşağı sıçramaya başladı.

We walked up and down the streets of Kyoto. - Biz Kyoto sokaklarında yukarı aşağı yürüdük.

yukarı tükürsem bıyık, aşağı tükürsem sakal
(Konuşma Dili) I'm faced with an impossible choice./I'm damned if I don't (do it), and I'm damned if I do (do it)./I'm sitting on the horns of a dilemma
yukarıdan aşağı doğru yapılan
overhand
yukarıdan aşağı süzmek
to give (someone) the once-over, scrutinize (someone) appraisingly from head to toe
üç aşağı beş yukarı
roughly, approximately
üç aşağı beş yukarı
approximately

It's better to be approximately right than completely wrong. - Tamamen yanlış olmasındansa üç aşağı beş yukarı doğru olması daha iyidir.

üç aşağı beş yukarı anlaşmak
(for a buyer and a seller) to agree on a price (after bargaining)
üç aşağı beş yukarı dolaşmak
to pace or wander back and forth, pace or wander up and down. Ü
aşağı