Tom's mother told him not to talk with his mouth full.
- Tom'un annesi ona dolu ağızla konuşmamasını söyledi.
You shouldn't speak with your mouth full at table.
- Masada dolu ağızla konuşmamalısın.
Having good oral hygiene is important.
- İyi ağız hijenine sahip olmak önemlidir.
We all sang in unison.
- Hep bir ağızdan şarkı söyledik.