Tom didn't want to starve.
- Tom açlıktan ölmek istemiyordu.
We don't have to starve.
- Açlıktan ölmek zorunda değiliz.
The survivors were found on an island, dying of starvation.
- Hayatta kalanlar açlıktan ölmek üzereyken bir adada bulundu.
The poor cat was on the verge of starvation.
- Zavallı kedi açlıktan ölmenin eşiğindeydi.