açıldı

listen to the pronunciation of açıldı
Türkçe - İngilizce

açıldı teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı

hungry

He whispered to me that he was hungry. - O, bana aç olduğunu fısıldadı.

Babies cry when they are hungry. - Bebekler aç olduklarında ağlarlar.

hunger

Because of hunger and fatigue, the dog finally died. - Açlıktan ve yorgunluktan dolayı, köpek sonunda öldü.

Many of the workers died of hunger. - İşçilerin çoğu açlıktan öldüler.

(Tıp) fast

He who uncovers the most dies the fastest. - Gerçekleri en çok açığa çıkaran, en çabuk ölür.

Keep your eyes open, it's going to happen fast. - Gözlerinizi açık tutun, hızlı olacak.

(Bilgisayar) open it
(Bilgisayar) draw

The file cabinet drawers are open. - Dosya dolabı çekmeceleri açıktır.

She was careful opening the drawer. - O, çekmeceyi açarken dikkatliydi.

(Bilgisayar) bloom

Tulips will bloom soon. - Laleler yakında çiçek açacaklar.

The roses are in bloom. - Güller çiçek açmışlar.

oturum açıldı
(Bilgisayar) logged in
oturum açıldı
(Bilgisayar) logged on
unseal
unveil

The automaker will unveil its new line of sports cars tomorrow. - Otomobil üreticisi yarın spor arabaların yeni çizgisini açıklayacak.

At the inauguration ceremony a plaque was unveiled in honor of the founder. - Açılış töreninde kurucunun şerefine bir plaket verildi.

switch on

Tom stood at the door, flipping the light switch on and off. - Tom kapıda durdu, ışık anahtarının açık ve kapalı olmasına baktı.

Tom clicked the light switch on. - Tom lamba anahtarını açtı.

unfold

Tom unfolded the letter and read it. - Tom mektubu açtı ve onu okudu.

Tom unfolded the blanket and wrapped it around himself. - Tom battaniyeyi açtı ve onu kendi etrafına sardı.

{f} unsealed
unwind
{f} open

Don't sleep with the windows open. - Pencereler açık uyuma.

Twitter loves open source. - Twitter, açık kaynağı sever.

turn on

I told you not to turn on the lights. - Sana ışıkları açmamanı söyledim.

Could you turn on the light please? - Lütfen ışığı açar mısınız?

decompress
{f} unfurled
{f} opening

I plan to invite a lot of guests to the opening ceremony. - Açılış törenine çok misafir davet etmeyi planlıyorum.

Open an image and select an image layout. Click Open for opening an image. Click Quit for quitting the program. Image Layout feature allows you to view in any layout. - Bir resim açın ve bir resim düzeni seçin. Bir resim açmak için Aça tıklatın. Programdan çıkmak için Çıkışı tıklatın. Resim Düzeni özelliği herhangi bir düzende göstermenize olanak tanır.

unpin
roll out
famished

Tom said that he was famished. - Tom Mary'nin çok aç olduğunu söyledi.

Tom seemed to be famished. - Tom çok aç görünüyordu.

unfurl
{f} opened

The door opened automatically. - Kapı otomatik olarak açıldı.

I sat back in the armchair and opened the book. - Ben, koltukta yaslandım ve kitabı açtım.

tune in on
unpack

I have just arrived. I haven't even unpacked my bags. - Daha yeni geldim. Çantalarımı bile açmadım.

Tom is in the other room, unpacking boxes. - Tom diğer odada kutuları açıyor.

clear off
uncover

We uncovered this arcane. - Biz bu gizemi açığa çıkardık.

He who uncovers the most dies the fastest. - Gerçekleri en çok açığa çıkaran, en çabuk ölür.

disclose

She would not disclose the secret. - Sırrı açığa vurmazdı.

You ought not to have disclosed the secret. - Sırrı açıklamamalıydın.

{f} switching on
power on
rol out
turn#on
expose

Dan rejected Linda's idea to expose everything to the press. - Dan, Linda'nın her şeyi basına açıklama fikrini reddetti.

Speech exposes what the brain is worth. - Konuşma, beynin değerini açığa vurur.

power#on
Arap uyandı/ın gözü açıldı
(Konuşma Dili) We've learned our lesson
greedy, covetous, insatiable
hollow
ravenous
hungry, empty, peckish; greedy, covetous haris
esurient
hungry person
needing to eat
greedy for
covetous; greedy
rollout
{s} unfed
peckish
unstop
uncap
starveling
unwreathe
unlock

Give me the keys so I can unlock the door. - Kapıyı açabilmem için bana anahtarları ver.

Tom unlocked the front gate. - Tom ön kapının kilidini açtı.

{s} covetous
turnon
{s} empty

I opened the box, but it was empty. - Kutuyu açtım fakat o boştu.

Alcohol affects you more quickly on an empty stomach. - Alkol sizi aç karnına daha çabuk etkiler.

untuck
meld
unbar
unroof
switchon
untwist
unbolt
unmuffle
unclog

Can you unclog the toilet? - Sen tuvaletteki tıkanıklığı açabilir misin?

I might be able to help you unclog your sink. - Lavabonun tıkanıklığını açmana yardım edebilirim.

unscrew

Tom unscrewed the cap and handed the jar to Mary. - Tom kapağı açtı ve kavanozu Mary'ye uzattı.

gözüm açıldı
the scales fell from my eyes
teyp açıldı
(Bilgisayar) tape snapped
Türkçe - Türkçe

açıldı teriminin Türkçe Türkçe sözlükte anlamı

Yiyecek bulamayan
Gözü doymaz, haris
Çok istekli, çok hevesli
Yemek yeme gereksinimi olan veya yemesi gereken, tok karşıtı: "Aç ne yemez, tok ne demez."- Divanü Lügati't - Türk
Gözü doymaz, haris. Çok istekli, hevesli
Yemek yeme ihtiyacı olan veya yemesi gereken, tok karşıtı
Karnı doymamış olarak: "Ben aç yattım mı kötü kötü rüyalar görürüm nedense."- O. Kemal
Yiyecek bulamayan kimse: "Ben hem öksüzüm, hem yetimim, hem de tam 23 saattir açım."- Y. K. Karaosmanoğlu
Karnı doymamış olarak
açıldı