açıklamalar

listen to the pronunciation of açıklamalar
Türkçe - İngilizce
instructions

The children didn't seem to understand the instructions. - Çocuklar açıklamaları anlıyor gibi görünmüyorlardı.

(Bilgisayar) comments?
(Bilgisayar) comments from
(Havacılık) remarks
descriptions
legend
açıklama
statement

Tom's statement is pure nonsense. - Tom'un açıklaması tamamen saçma.

Tom made a false statement to the police. - Tom polise yanlış açıklama yaptı.

açıklama
{i} explanation

Tom's explanation is very elaborate. - Tom'un açıklaması çok ayrıntılı.

Her explanation is by no means satisfactory. - Onun açıklaması hiçbir şekilde tatmin edici değil.

açıklama
{i} instruction

The children didn't seem to understand the instructions. - Çocuklar açıklamaları anlıyor gibi görünmüyorlardı.

açıkla
explain

Nobody could explain how the thing was made. - Kimse eşyanın nasıl yapıldığını açıklayamadı.

Please explain the grammar of 'as may be'. - Lütfen as may be nin dilbilgisini açıklar mısın?

açıklama
description

We need a detailed description of what happened. - Neler olduğuna dair detaylı bir açıklamaya ihtiyacımız var.

He wrote a fine description of what happened there. - O, orada ne olduğu ile ilgili güzel bir açıklama yazdı.

açıkla
{f} explained

He explained later how he made this decision. - Bu kararı nasıl verdiğini daha sonra açıkladı.

I explained the reason in detail. - Ben nedeni ayrıntılı olarak açıkladım.

açıklama
definition
açıklama
disclosure
açıklama
{i} illustration
açıklama
direction

According to the manufacturer's directions, tires should be changed every 10 years. - İmalatçının açıklamasına göre, her on yılda bir değiştirilmeli.

açıklama
{i} comment
açıkla
{f} explaining

Sorry, I'm bad at explaining. - Kusura bakma, açıklama yapma konusunda kötüyüm.

Tom has some explaining to do. - Tom'un yapacak biraz açıklaması var.

açıklama
explication
açıklama
{i} explaining

He had no difficulty in explaining the mystery. - Gizemi açıklamada zorluk çekmedi.

Tom has some explaining to do. - Tom'un yapacak biraz açıklaması var.

açıklama
{i} account

For a professional, he gave a poor account of himself in today's game. - Bir profesyonele göre, bugünkü oyunda kendisiyle ilgili garip bir açıklama yaptı.

The three people gave three different accounts of the accident. - Üç kişi kazayla ilgili üç farklı açıklama yaptı.

açıklama
professing
açıklama
(Bilgisayar) comments
açıklama
(Bilgisayar) help

Thanks for your explanation. It helps to understand the sentence correctly. - Açıklaman için teşekkürler. Bu, cümleyi doğru anlamaya yardımcı olur.

I just wanted to explain why I couldn't help the other day. - Sadece geçen gün neden yardım edemediğimi açıklamak istedim.

açıklama
expo

Dan rejected Linda's idea to expose everything to the press. - Dan, Linda'nın her şeyi basına açıklama fikrini reddetti.

açıklama
(Ticaret) narrative
açıklama
instructions

The children didn't seem to understand the instructions. - Çocuklar açıklamaları anlıyor gibi görünmüyorlardı.

açıklama
(Bilgisayar) defined
açıklama
representation
açıklama
(Bilgisayar) comm
açıklama
(Ticaret) specification
açıklama
evidencing
açıklama
expound
açıklama
(Askeri,Kanun,Ticaret) annotation

Don't add annotations. - Ek açıklamalar katmayın.

Don't include annotations as part of sentences. - Açıklamaları cümlelerin bir parçası olarak dahil etmeyin.

açıklama
(Bilgisayar) description for
açıkla
{f} expounded
açıkla
got across
açıkla
{f} professing
açıkla
profess

For a professional, he gave a poor account of himself in today's game. - Bir profesyonele göre, bugünkü oyunda kendisiyle ilgili garip bir açıklama yaptı.

Professors should explain everything in detail, not be succinct and always tell students to go home and read their books. - Profesörler, her şeyi detaylı bir şekilde açıklamalılar, kısa ve öz olmamalılar ve her zaman öğrencilere eve gitmelerini ve kitaplarını okumalarını söylemeliler.

açıkla
elucidate
açıkla
expound
açıkla
{f} paraphrase

I don't understand this word. Could you paraphrase it? - Bu sözcüğü anlamıyorum. Onu açıklayabilir misin?

açıkla
{f} professed
açıkla
get across
açıkla
{f} expounding
açıklama
elucidation
açıklama
exposition
açıklama
clarification

Thanks for the clarification. - Açıklama için teşekkürler.

I just want clarification. - Ben sadece açıklama istiyorum.

açıklama
commentary
açıklama
assertion
açıklama
rationale
açıklama
divulgement
açıklama
gloss
açıklama
{i} expounding
açıklama
report

The economic minister gives a monthly report. - Ekonomi bakanı aylık açıklama yapar.

The economic minister gives a weekly report. - Ekonomi bakanı haftalık açıklama yapar.

açıklama
key
açıklama
interpretation
açıkla
spit it out !
açıkla
speak
açıkla
say what you have to say!
açıkla
justify
açıkla
justified
açıkla
premises
açıkla
premise
açıkla
spit it out
açıklama
explanation, declaration, statement, exposition
açıklama
remark , comment
açıklama
hearing
açıklama
declaration

The leader made formidable declarations. - Lider müthiş açıklamalar yaptı.

açıklama
illumination
açıklama
explanation, statement
açıklama
(Hukuk) disclosure, statement, clarification
açıklama
endorsement
açıklama
indorsement
açıklama
{i} profession

For a professional, he gave a poor account of himself in today's game. - Bir profesyonele göre, bugünkü oyunda kendisiyle ilgili garip bir açıklama yaptı.

açıklama
{i} paraphrase
açıklama
blurb
açıklama
justification
açıklama
apologia
açıklama
dying

Most languages have euphemistic expressions to describe death and dying. - Çoğu dilde ölüm ve ölmeyi açıklamak için örtülü ifadeler vardır.

makul açıklamalar getirmek
(deyim) explain away
Türkçe - Türkçe
izahat
Açıklama
(Hukuk) TELVİH
Açıklama
(Hukuk) TAVZİH
Açıklama
ifşa
Açıklama
(Hukuk) İZHAR
Açıklama
izah

İhtimamla izahını yaptı. - Özenle açıklamasını yaptı.

açıklama
Açıklamak işi, izah: "Her ne sebep ve amaçla olursa olsun kimse, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz."- Anayasa
açıklama
Açıklamak işi, izah