açıklamalar

listen to the pronunciation of açıklamalar
Türkçe - İngilizce
instructions

The children didn't seem to understand the instructions. - Çocuklar açıklamaları anlıyor gibi görünmüyorlardı.

(Bilgisayar) comments?
(Bilgisayar) comments from
(Havacılık) remarks
descriptions
legend
açıklama
statement

I have a brief statement. - Benim kısa bir açıklamam var.

One speech, one particular stance, one wrong statement can change everything all of a sudden. - Bir konuşma, bir tutum, hatalı bir açıklama bir anda her şeyi değiştirebilir.

açıklama
{i} explanation

Thank you for your explanation. - Açıklaman için teşekkürler.

I can't remember his explanation. - Onun açıklamasını hatırlayamıyorum.

açıklama
{i} instruction

The children didn't seem to understand the instructions. - Çocuklar açıklamaları anlıyor gibi görünmüyorlardı.

açıkla
explain

Please explain the grammar of 'as may be'. - Lütfen as may be nin dilbilgisini açıklar mısın?

He explained the literal meaning of the phrase. - O, ifadenin tam anlamını açıkladı.

açıklama
description

He wrote a fine description of what happened there. - O, orada ne olduğu ile ilgili güzel bir açıklama yazdı.

The sight was splendid beyond description. - Görüş, açıklamanın ötesinde görkemli oldu.

açıkla
{f} explained

I explained the accident to him. - Ona kazayı açıkladım.

I explained the reason in detail. - Ben nedeni ayrıntılı olarak açıkladım.

açıklama
definition
açıklama
disclosure
açıklama
{i} illustration
açıklama
direction

According to the manufacturer's directions, tires should be changed every 10 years. - İmalatçının açıklamasına göre, her on yılda bir değiştirilmeli.

açıklama
{i} comment
açıkla
{f} explaining

He had no difficulty in explaining the mystery. - Gizemi açıklamada zorluk çekmedi.

Sorry, I'm bad at explaining. - Kusura bakma, açıklama yapma konusunda kötüyüm.

açıklama
explication
açıklama
{i} explaining

He had no difficulty explaining the mystery. - O, gizemi açıklamada zorluk çekmedi.

Tom has some explaining to do. - Tom'un yapacak biraz açıklaması var.

açıklama
{i} account

She's accounted diligent. - Özenle açıklamasını yaptı.

The three people gave three different accounts of the accident. - Üç kişi kazayla ilgili üç farklı açıklama yaptı.

açıklama
professing
açıklama
(Bilgisayar) comments
açıklama
(Bilgisayar) help

I just wanted to explain why I couldn't help the other day. - Sadece geçen gün neden yardım edemediğimi açıklamak istedim.

Thanks for your explanation. It helps to understand the sentence correctly. - Açıklaman için teşekkürler. Bu, cümleyi doğru anlamaya yardımcı olur.

açıklama
expo

Dan rejected Linda's idea to expose everything to the press. - Dan, Linda'nın her şeyi basına açıklama fikrini reddetti.

açıklama
(Ticaret) narrative
açıklama
instructions

The children didn't seem to understand the instructions. - Çocuklar açıklamaları anlıyor gibi görünmüyorlardı.

açıklama
(Bilgisayar) defined
açıklama
representation
açıklama
(Bilgisayar) comm
açıklama
(Ticaret) specification
açıklama
evidencing
açıklama
expound
açıklama
(Askeri,Kanun,Ticaret) annotation

Don't add annotations. - Ek açıklamalar katmayın.

Please do not add annotations in sentences. - Lütfen cümlelere ek açıklamalar eklemeyin.

açıklama
(Bilgisayar) description for
açıkla
{f} expounded
açıkla
got across
açıkla
{f} professing
açıkla
profess

Professors should explain everything in detail, not be succinct and always tell students to go home and read their books. - Profesörler, her şeyi detaylı bir şekilde açıklamalılar, kısa ve öz olmamalılar ve her zaman öğrencilere eve gitmelerini ve kitaplarını okumalarını söylemeliler.

For a professional, he gave a poor account of himself in today's game. - Bir profesyonele göre, bugünkü oyunda kendisiyle ilgili garip bir açıklama yaptı.

açıkla
elucidate
açıkla
expound
açıkla
{f} paraphrase

I don't understand this word. Could you paraphrase it? - Bu sözcüğü anlamıyorum. Onu açıklayabilir misin?

açıkla
{f} professed
açıkla
get across
açıkla
{f} expounding
açıklama
elucidation
açıklama
exposition
açıklama
clarification

Thanks for the clarification. - Açıklama için teşekkürler.

I just want clarification. - Ben sadece açıklama istiyorum.

açıklama
commentary
açıklama
assertion
açıklama
rationale
açıklama
divulgement
açıklama
gloss
açıklama
{i} expounding
açıklama
report

The economic minister gives a monthly report. - Ekonomi bakanı aylık açıklama yapar.

The economic minister gives a yearly report. - Ekonomi bakanı yıllık açıklama yapar.

açıklama
key
açıklama
interpretation
açıkla
spit it out !
açıkla
speak
açıkla
say what you have to say!
açıkla
justify
açıkla
justified
açıkla
premises
açıkla
premise
açıkla
spit it out
açıklama
explanation, declaration, statement, exposition
açıklama
remark , comment
açıklama
hearing
açıklama
declaration

The leader made formidable declarations. - Lider müthiş açıklamalar yaptı.

açıklama
illumination
açıklama
explanation, statement
açıklama
(Hukuk) disclosure, statement, clarification
açıklama
endorsement
açıklama
indorsement
açıklama
{i} profession

For a professional, he gave a poor account of himself in today's game. - Bir profesyonele göre, bugünkü oyunda kendisiyle ilgili garip bir açıklama yaptı.

açıklama
{i} paraphrase
açıklama
blurb
açıklama
justification
açıklama
apologia
açıklama
dying

Most languages have euphemistic expressions to describe death and dying. - Çoğu dilde ölüm ve ölmeyi açıklamak için örtülü ifadeler vardır.

makul açıklamalar getirmek
(deyim) explain away
Türkçe - Türkçe
izahat
Açıklama
(Hukuk) TELVİH
Açıklama
(Hukuk) TAVZİH
Açıklama
ifşa
Açıklama
(Hukuk) İZHAR
Açıklama
izah

İhtimamla izahını yaptı. - Özenle açıklamasını yaptı.

açıklama
Açıklamak işi, izah: "Her ne sebep ve amaçla olursa olsun kimse, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz."- Anayasa
açıklama
Açıklamak işi, izah
açıklamalar