Generally speaking, children like to play outdoors.
- Genelde çocuklar açık havada oynamayı sever.
Tom doesn't get outdoors much.
- Tom çok açık havaya çıkmaz.
We spent the day in the open air.
- Günü açık havada geçiririz.
The open-air concert was cancelled because of the rain.
- Açık hava konseri yağmur yüzünden iptal oldu.
People who regularly work in the open air do not suffer from sleeplessness.
- Düzenli olarak açık havada çalışan kişiler uykusuzluk sıkıntısı çekmezler.
We had a good time in the open air.
- Açık havada iyi zaman geçirdik.
Tom loves being outdoors.
- Tom açık havayı çok seviyor.
In the summer, we enjoy outdoor sports.
- Yazın, açık hava sporlarını severiz.
Open-air markets sell food grown on local farms.
- Açık hava pazarları yerel çiftliklerde yetiştirilen gıdaları satar.
We had a party in the open.
- Bizim açık havada bir partimiz vardı.
Italy is a large open-air museum.
- İtalya büyük bir açık hava müzesidir.
Open-air markets sell food grown on local farms.
- Açık hava pazarları yerel çiftliklerde yetiştirilen gıdaları satar.
After rain comes fair weather.
- Yağmurdan sonra açık hava gelir.