Tom doesn't get outdoors much.
- Tom çok açık havaya çıkmaz.
Tom loves being outdoors.
- Tom açık havayı çok seviyor.
We spent the day in the open air.
- Günü açık havada geçiririz.
People who regularly work in the open air do not suffer from sleeplessness.
- Düzenli olarak açık havada çalışan kişiler uykusuzluk sıkıntısı çekmezler.