O konfor içinde yaşar.
- She lives in comfort.
Favori konfor gıdan nedir?
- What's your favorite comfort food?
Dışarısı ne kadar soğuk olursa olsun, odalar bir rahatlık sıcaklığına kadar ısıtılır.
- No matter how cold it is outside, the rooms are heated to a comfortable temperature.
Üniversite sürecini rahatlıkla tamamladım.
- I completed the university course comfortably.
Tom sandalyeyi gayet rahat buldu.
- Tom found the chair quite comfortable.
Direksiyonun arkasında daha rahat hissediyorum.
- I feel more comfortable behind the wheel.
Onun huzurunda asla rahat hissetmem.
- I never feel comfortable in his presence.
O, onu teselli etmeye çalıştı, ama o ağlamaya devam etti.
- He tried to comfort her, but she kept crying.
O, onu teselli etmeye çalıştı fakat o ağlamaya devam etti.
- She tried to comfort him, but he kept crying.
Tebdilimekânda ferahlık vardır.
- A change of scenery would provide comfort.
Tom Meryem'i ferahlatmak istedi.
- Tom wanted to comfort Mary.
Tom Mary'yi rahatlatmak için elinden geleni yapıyor.
- Tom is doing his best to comfort Mary.
Bir kadın kızdığında, onu rahatlatmak için ihtiyacın olan tek şey dört küçük öpücüktür.
- When a woman's angry, four little kisses are all you need to comfort her.
Tom Mary'yi teselli etmek istedi.
- Tom wanted to comfort Mary.
Markku Liisa'yı teselli etmek istedi.
- Markku wanted to comfort Liisa.
O ağladı ve ağladı ama hiç kimse onu avutmak için gelmedi.
- She cried and cried, but nobody came to comfort her.
Ben sadece seni rahat ettirmek istedim.
- I only wanted to make you comfortable.
Tom Meryem'i rahat ettirmek istedi.
- Tom wanted to comfort Mary.
In due course they reach Albany, then a small Dutch town filled with Dutch people, Dutch comforts and frugality, and Dutch cabbage.
the comforts of home.
Rob comforted Aaron because he was lost and very sad.
... how to apply makeup on in the comforts of their home, ...