The police set out to solve the crime.
- Polis, suçu çözmek için yola çıktı.
John tried in vain to solve the problem.
- John sorunu çözmek için boşuna uğraştı.
It's a truly difficult problem to resolve.
- Bu çözmek için hakikaten zor bir problem.
Why is it necessary to resolve conflicts?
- Neden bu çatışmayı çözmek gerek?
It's not going to be easy to decode.
- Şifreyi çözmek kolay olmayacak.
It's almost impossible to work out this problem.
- Bu sorunu çözmek hemen hemen imkânsız.
Tom and Mary worked together to solve the problem.
- Tom ve Mary sorunu çözmek için birlikte çalıştılar.
There's only one way to settle this.
- Bunu çözmek için tek yol var.
What do you think is the best way to settle this conflict?
- Bu anlaşmazlığı çözmek için en iyi yolun ne olduğunu düşünüyorsunuz?
It's a truly difficult problem to resolve.
- Bu çözmek için hakikaten zor bir problem.
It is impossible to resolve the conflict.
- Bu çatışmayı çözmek imkansız.
It's not going to be easy to decode.
- Şifreyi çözmek kolay olmayacak.
Tom is trying to figure out a way to solve the problem.
- Tom, sorunu çözmek için bir yol bulmaya çalışıyor.
We have to figure out what happened to Tom.
- Tom'a ne olduğunu çözmek zorundayız.
It's almost impossible to work out this problem.
- Bu sorunu çözmek hemen hemen imkânsız.