Ben her iki kitabı okumadım.
- I haven't read either book.
O her iki eliyle yazabilir.
- He can write with either hand.
Şapkaların hiçbirinden hoşlanmıyorum.
- I don't like either hat.
Ebeveynlerinden hiçbirine benzemez.
- He doesn't resemble either of his parents.
Her halükarda kaybedersin.
- Either way, you lose.
Her halükarda umurumda değil.
- I don't mind either way.
Ben buna karşı değilim ama bunun lehinde de değilim.
- I'm not against it, but I'm not for it, either.
Çirkin değilim ama güzel de değilim.
- I'm not ugly, but I'm not pretty either.
Ya becerikli ya da tembel ama her ikisi değil.
- Either skillful or lazy. But not both.
Tom! Bu cümlelerin çok bencil olduğunun farkında mısın?: Onlar her zaman ya seninle başlıyor ya da seninle bitiyor! Hatta her ikisi! o, Tom'a serzenişte bulundu.
- Tom! Do you realise that these sentences are very self-centred: They always either begin with or end with you! Even both! she reproached Tom.
Ya becerikli ya da tembel ama her ikisi değil.
- Either skillful or lazy. But not both.
Ya restoranda bir garson olarak ya da bir barmen , her ikisi de Tamam.
- Either as a waiter at a restaurant or a bartender, both are OK.
İki eski âşık arkadaş kalabiliyorsa, ya onlar hâlâ aşıktır ya da hiç olmadılar.
- If two past lovers can remain friends, it's either because they are still in love, or they never were.
İki kızın her birini tanıyor musun?
- Do you know either of the two girls?
İki kızın her birini tanıyor musun?
- Do you know either of the two girls?
Her iki yol da seni istasyona götürecektir.
- Either way will lead you to the station.
Kitaplardan herhangi birini alabilirsin.
- You may take either of the books.
Elmaların herhangi birini al.
- Take either of the apples.
Bu bir ya ya da konusu.
- It's a matter of either or.
Bu pulların ikisinden birini sana vereceğim.
- I'll give you either of these stamps.
Bunların ikisinden birine sahip olabilirsiniz, fakat ikisine birden değil.
- You can have either of these, but not both.
Çocuklardan herhangi birini görmedim.
- I didn't see either boy.
Ben, onlardan herhangi birini sevmiyorum.
- I don't like either of them.
kullanıldığı yere gore sıfat,zamir,zarf ve bağlaç olabiliyor.
İki kızın her birini tanıyor musun?
- Do you know either of the two girls?
Tom ne İngilizce ne de Fransızca konuşuyor.
- Tom doesn't speak either French or English.
Tom ne birayı ne de şarabı sever.
- Tom doesn't like either beer or wine.
Ya becerikli ya da tembel ama her ikisi değil.
- Either skillful or lazy. But not both.
Tom'un ebeveynlerinin her ikisi de o sadece bir bebekken öldüler bu yüzden onlardan herhangi birini hatırlamıyor.
- Both of Tom's parents died when he was just a baby, so he doesn't remember either one of them.
İkinizden biri bir şey ister misiniz?
- Would either of you like anything?
İkinizden biri kahve ister misiniz?
- Would either of you like coffee?
Ya göründüğün gibi ol ya da olduğun gibi görün.
- Either be as you seem or seem as you are.
İki eski âşık arkadaş kalabiliyorsa, ya onlar hâlâ aşıktır ya da hiç olmadılar.
- If two past lovers can remain friends, it's either because they are still in love, or they never were.
Her hands, long and beautiful, lay on either side of her face.
Either you eat your dinner or you go to your room.
And either vowd with all their power and wit, / To let not others honour be defaste .
I don't like him and I don't like her either.
... and it seemed like I could either do a PhD ...
... So at this point I could either continue tweaking my ...