-e yardımcı teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı
- -e yardımcı
- accessory to
- yardımcı
- helper
I want to hire a helper.
- Ben bir yardımcı çalıştırmak istiyorum.
Elves are Santa's little helpers.
- Periler Noel Baba'nın küçük yardımcılarıdır.
- yardımcı
- auxiliary
This sentence is in the present perfect. 'have' is not a verb, but an auxiliary verb.
- Bu cümle Present Perfect Tense. 'Have bir fiil değil ama bir yardımcı fiil.
Esperanto is the most popular auxiliary language ever invented.
- Esperanto şimdiye kadar icat edilmiş en popüler yardımcı dildir.
- yardımcı
- assistant
He is an archeologist's assistant.
- Kendisi bir arkeolog'un yardımcısıdır.
His present assistant is Miss Nokami.
- Onun şimdiki yardımcısı Bayan Nokami'dir.
- yardımcı
- (Hukuk) subsidiary
- yardımcı
- deputy
He attended the meeting as deputy president.
- Başkan yardımcısı olarak toplantıya katıldı.
He will be my deputy while I am away.
- Ben uzaktayken o benim yardımcım olacak.
- olanak yardımcı
- (Bilgisayar) utility
- yardımcı
- sidekick
- yardımcı
- adjunct
Tom is an adjunct professor.
- Tom bir yardımcı profesördür.
- yardımcı
- lieutenant
- yardımcı
- aide
The dictator had the absolute loyalty of all his aides.
- Diktatörün tüm yardımcıları ile ilgili mutlak sadakatı vardı.
We aided him with money.
- Biz ona parayla yardımcı olduk.
- yardımcı
- aid
We aided him with money.
- Biz ona parayla yardımcı olduk.
Esperanto is an aid for teaching foreign languages.
- Esperanto yabancı dil öğretimi için bir yardımcıdır.
- yardımcı
- vice
Joe Biden is the vice-president of the United States.
- Joe Biden Amerika Birleşik Devletleri başkan yardımcısıdır.
He would leave the job to his vice president.
- İşi başkan yardımcısına bırakacaktı.
- yardımcı
- auxiliary; supplementary: yardımcı fiil auxiliary verb. yardımcı motor auxiliary engine
- yardımcı fiil
- auxiliary
This sentence is in the present perfect. 'have' is not a verb, but an auxiliary verb.
- Bu cümle Present Perfect Tense. 'Have bir fiil değil ama bir yardımcı fiil.
- yardımcı olmak
- aid
The man dived to the drowning woman's aid.
- Adam boğulan kadına yardımcı olmak için daldı.
- yardımcı olmak
- assist
He took the trouble to assist the poor man.
- Zavallı adama yardımcı olmak için zahmete girdi.
He went out of his way to assist me.
- Bana yardımcı olmak için yolunu değiştirdi.
- matematik yardımcı işlemci
- math coprocessor
- yardımcı
- ancillary
- yardımcı (hakem)
- (Spor) linesman
- yardımcı müdür
- vice director
- yardımcı müdür
- vice principal
- yardımcı müdür
- (Ticaret) undermanager
- baş yardımcı
- assistant head
- ilk yardımcı
- first aid
- nasıl yardımcı olabilirim
- how may i help
- nasıl yardımcı olabilirim
- how may i help you
- yardım eden, yardımcı
- help, help
- yardımcı doçent
- Assistant Prof
- yardımcı eylem
- actions to help
- yardımcı fiilinin geçmiş zamanı
- could can
- yardımcı kimyasallar
- auxiliary chemicals
- yardımcı olabilir miyim
- Can I help you? May I help you?
- yardımcı tesis
- auxiliary facilities
- avans yardımcı pistonu
- (Otomotiv) timer sub-piston
- bana yardımcı olabilir misiniz
- Would you assist me
- beklenmedik biçimde yetişen yardımcı güç
- deus ex machina
- ders yardımcı malzemeleri
- (Askeri) training aids
- değiştirilmiş taktik yardımcı genel okyanus gözetlemesi
- (Askeri) miscellaneous operational details, local operations - çeşitli harekat detayları, yerel harekatlar MOD T-AGOS modified tactical auxiliary general ocean surveillance
- düzeltmene metni okuyan yardımcı
- copyreader
- düzeltmene metni okuyan yardımcı
- copyholder
- ekle yardımcı
- (Bilgisayar) add overlay
- en büyük yardımcı
- handmaid
- en güvenilir yardımcı
- (Konuşma Dili) someone's right hand
- golf takımlarını taşıyan yardımcı
- caddie
- golf takımlarını taşıyan yardımcı
- caddy
- güvenilir yardımcı
- henchman
- hava seyrüseferi yardımcı cihazları ve hava trafiği güvenlik kontrolü SC
- (Askeri) security control of air traffic and navigation aids
- haşıl yardımcı maddesi
- sizing assistant
- her işe koşan yardımcı
- do-all
- ilerlemesine yardımcı olmak
- help forward
- kripto yardımcı birliği; kriptografik yardımcı birim
- (Askeri) crypto ancillary unit; cryptographic auxiliary unit
- kripto yardımcı malzemesi
- (Askeri) crypto-aid
- kripto yardımcı teçhizatı
- (Askeri) cryptoancillary equipment
- kırığın kaynamasına yardımcı olan madde
- callus
- matematik yardımcı işlemcisi
- math coprocessor
- muhasebe yardımcı elemanı
- (Ticaret) accounting clerk
- nasıl yardımcı olabilirim
- May I help you
- sadık yardımcı
- henchman
- taktik yardımcı genel okyanus gözetlemesi
- (Askeri) tactical auxiliary general ocean surveillance
- taktik yardımcı vinç gemisi
- (Askeri) tactical auxiliary crane ship
- tekstil yardımcı maddesi
- (Teknik,Tekstil) textile auxiliary
- tekstil yardımcı yağı
- (Teknik,Tekstil) textile auxiliary oil
- tekstil yardımcı ürün
- (Tekstil) textile auxiliary product
- tesir ateşi sıra atışı; aleve karşı yardımcı vasıta
- (Askeri) fire for effect; flame field expedients
- yardımcı
- helper, assistant, aid; associate; deputy; auxiliary; ancillary, subsidiary
- yardımcı
- cooperative
Tom was very cooperative.
- Tom son derece yardımcı oldu.
Tom didn't think Mary was cooperative.
- Tom Mary'nin yardımcı olduğunu düşünmedi.
- yardımcı
- Band-aid
- yardımcı
- supporting
She won an Oscar nomination for best supporting actress.
- O, en iyi yardımcı kadın oyuncu dalında Oscar adaylığını kazandı.
Tom won the Oscar for Best Supporting Actor.
- Tom en iyi yardımcı erkek oyuncu dalında oskar kazandı.
- yardımcı
- helper, assistant; aide
- yardımcı
- helpmeet
- yardımcı
- helpmate
- yardımcı
- acolyte
- yardımcı
- stand by
- yardımcı
- supporter
- yardımcı
- helpful
Your advice is always helpful to me.
- Senin nasihatın bana her zaman yardımcı olmuştur.
I'm sorry I couldn't be more helpful.
- Daha fazla yardımcı olamadığım için üzgünüm.
- yardımcı
- henchman
- yardımcı
- help
Will you help me translate?
- Çeviri yapmama yardımcı olur musun?
Tea and coffee helps to start the day.
- Çay ve kahve, güne başlamaya yardımcı olur.
- yardımcı
- contributory
- yardımcı
- accessary
- yardımcı
- maid, cleaning woman
- yardımcı
- coadjutor
- yardımcı
- booster
- yardımcı
- donkey
- yardımcı
- auxiliary , utility
- yardımcı
- assistant to; vice-: yardımcı konsolos vice-consul. başkan yardımcısı vice-chairman/assistant to the chairman
- yardımcı
- second
- yardımcı
- collateral
- yardımcı
- sub
- yardımcı
- friend
I'm trying to help a friend.
- Ben bir arkadaşa yardımcı olmaya çalışıyorum.
He had no friend to help him.
- Ona yardımcı olacak arkadaşı yoktu.
- yardımcı
- accessory
You're supposed to be an accessory.
- Bit yardımcı olman gerekiyor.
- yardımcı
- obliging
- yardımcı akü
- booster battery
- yardımcı akım
- auxiliary current
- yardımcı amplifikatör
- booster amplifier
- yardımcı anot
- auxiliary anode
- yardımcı anten
- auxiliary antenna
- yardımcı ateşleme
- auxiliary ignition
- yardımcı aygıt
- accessory apparatus
- yardımcı başkan
- vice chairman
- yardımcı başrol oyuncu
- supporting actor
- yardımcı bellek
- auxiliary memory
- yardımcı bobin
- auxiliary coil
- yardımcı buhar makinesi
- donkey
- yardımcı buhar makinesi
- donkey pump
- yardımcı buhar makinesi
- donkey engine
- yardımcı denklem
- auxiliary equation
- yardımcı devre
- auxiliary circuit
- yardımcı değerlik
- auxiliary valency
- yardımcı dingil
- auxiliary axle
- yardımcı direnç
- auxiliary resistance
- yardımcı donanım
- auxiliary equipment
- yardımcı donatı
- ancillary equipment
- yardımcı doçent
- docent
- yardımcı ekipman
- ancillary equipment
- yardımcı elektrot
- auxiliary electrode
- yardımcı eylem
- auxiliary verb
- yardımcı filtre
- auxiliary filter
- yardımcı fren
- auxiliary brake
- yardımcı işlem
- auxiliary operation
- yardımcı işlemci
- auxiliary processor
- yardımcı jikle
- auxiliary jet
- yardımcı kanat
- auxiliary wing
- yardımcı kazan
- donkey boiler
- yardımcı kondansatör
- auxiliary condenser
- yardımcı lonjeron
- auxiliary spar
- yardımcı madde
- auxiliary product
- yardımcı makine
- additional machine
- yardımcı mil
- auxiliary shaft
- yardımcı motor
- donkey engine
- yardımcı nota çizgisi
- ledger line
- yardımcı oküler
- auxiliary eyepiece
- yardımcı olmak
- help
Do you have time to help me?
- Bana yardımcı olmak için zamanın var mı?
I'd be happy to help you if you're having trouble.
- Bir sorununuz varsa, size yardımcı olmaktan mutluluk duyarım.
- yardımcı olmak
- lend assistance
- yardımcı olmak
- be subsidiary to
- yardımcı olmayan
- uncooperative
- yardımcı olmayan
- unhelpful
- yardımcı olur musunuz
- Can you give me a hand
- yardımcı organlar
- (Hukuk) subsidiary organs
- yardımcı oyuncu
- support
- yardımcı oyuncu
- understudy
- yardımcı oyuncular
- support
- yardımcı oyuncular
- supporting cast
- yardımcı oyunculuk yapmak
- understudy
- yardımcı papaz
- deacon
Sami wanted to become a deacon.
- Sami bir yardımcı papaz olmak istiyordu.
Tom is a deacon in his church.
- Tom kilisesinde bir yardımcı papazdır.
- yardımcı paraşüt
- auxiliary parachute
- yardımcı personel
- auxiliary staff
- yardımcı personel
- auxiliaries
- yardımcı piskopos
- suffragan bishop
- yardımcı piskopos
- suffragan
- yardımcı piston
- dummy piston
- yardımcı pompa
- auxiliary pump
- yardımcı program
- utility program
- yardımcı rol
- supporting part
- yardımcı rolde oynamak
- support
- yardımcı rotor
- auxiliary rotor
- yardımcı röle
- auxiliary relay
- yardımcı sargı
- auxiliary winding
- yardımcı sağlık hizmeti veren kimse
- paramedic
- yardımcı tank
- float tank
- yardımcı transmisyon
- auxiliary transmission
- yardımcı vantilatör
- booster fan
- yardımcı yordam
- auxiliary routine
- yardımcı öğretmen
- usher
- yardımcı ızgara
- auxiliary grid
- yardımcı şaft
- auxiliary shaft
- yardımcı şasi
- auxiliary frame
- yardımcı şey
- accessory
- yardımcı; yedek
- (Askeri) auxiliary