The speech made by the president yesterday delighted his supporters.
- Başkan tarafından yapılan konuşma taraftarlarını mutlu etti.
They called British supporters Tories.
- Onlar İngiliz taraftarlarına Muhafazakarlar adını verdiler.
They're not big fans of mine.
- Onlar benim büyük taraftarlarım değil.
There were a lot of excited fans in the stadium.
- Stadyumda bir sürü coşkulu taraftar vardı.
The Mormons have outlawed polygamy, but some adherents still practice it.
- Mormonlar çok eşliliği yasa dışı ilan ettiler fakat bazı taraftarları onu hâlâ uyguluyor.
Christianity has many adherents.
- Hristiyanlığın birçok taraftarı vardır.