Tom said that Mary had to submit a written apology.
- Tom Mary'nin yazılı bir özür sunmak zorunda olduğunu söyledi.
Does this mean that we have to file bankruptcy?
- Bu iflasımızı sunmak zorunda olduğumuz anlamına mı geliyor?
Also, could you please contact me if you would like to present your opinion on any of the topics listed?
- Ayrıca, listelenen konulardan herhangi biri üzerinde fikrini sunmak istersen lütfen benimle irtibat kurar mısın?
I'm at the LSM to present the Tatoeba project.
- Tatoeba projesini sunmak için Libre Yazılım Toplantısındayım.
This school offers English, French and Spanish courses.
- Bu okul İngilizce, Fransızca ve İspanyolca kursları sunmaktadır.
I'd like to offer a proposal.
- Bir öneri sunmak istiyorum.
Sami wanted to offer Layla a place to stay.
- Sami, Leyla'ya kalacak bir yer sunmak istedi.