It was stupid of you to believe in him.
- Ona inanmakla aptallık ettin.
This child believes that the earth is flat.
- Bu çocuk dünyanın düz olduğuna inanmaktadır.
Tom seems to be unwilling to believe that Mary was the one who stole his credit cards.
- Tom onun kredi kartlarını çalanın Mary olduğuna inanmak için isteksiz görünüyor.