Select Keyboard:
Türkçe ▾
  1. Türkçe
  2. English
  3. العربية
  4. Dansk
  5. Deutsch
  6. Ελληνικά
  7. Español
  8. فارسی
  9. Français
  10. Italiano
  11. Kurdî
  12. Nederlands
  13. Polski
  14. Português Brasileiro
  15. Português
  16. Русский
  17. Suomi
  18. Svenska
  19. 中文注音符号
  20. 中文仓颉输入法
X
"1234567890*-Bksp
Tabqwertyuıopğü,
CapsasdfghjklşiEnter
Shift<zxcvbnmöç.Shift
AltGr

-e girmek

listen to the pronunciation of -e girmek
Türkçe - İngilizce

-e girmek teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı

-e girmek
log in
-e girmek
cross into
-e girmek
fit into
-e girmek
fit in
-e girmek
get into
-e girmek
log on
izinsiz girmek
intrude

I don't want to intrude. - İzinsiz girmek istemiyorum.

We didn't mean to intrude. - Biz izinsiz girmek istemedik.

içeri girmek
enter
zorla girmek
break into

The thief used a screwdriver to break into the car. - Hırsız arabaya zorla girmek için bir tornavida kullandı.

The police were forced to break into the apartment through the window. - Polis daireye pencereden zorla girmek için zorlandı.

araya girmek
intervene
içine girmek
penetrate
kuyruğa girmek
queue
cinsel ilişkiye girmek
shag
sıraya girmek
line up
cinsel ilişkiye girmek
have sex
halden hale girmek
(Ev ile ilgili) Move between different states of being; shift from a state of being to another
araya girmek
intercede
araya girmek
come between
araya girmek
1. to work to reconcile two people. 2. (for something unexpected) to interfere suddenly with the work in hand
birbirine girmek
snarl
denize girmek
to go swimming, to have a swim
devreye girmek
step in
girmek
get in

I'd like to get into journalism in the future. - Gelecekte gazetecilik işine girmek istiyorum.

The burglars forced the lock to get into the apartment. - Hırsızlar daireye girmek için kilidi zorladılar.

girmek
come in

Don't you want to come inside? - İçeri girmek istemez misiniz?

Please make an appointment to come in and discuss this further. - İçeriye girmek ve bunu daha fazla görüşmek için bir randevu al lütfen.

girmek
enter into

The researchers use the portal to enter into a different part of the universe. - Araştırmacılar evrenin farklı bir bölümüne girmek için kapı kullanırlar.

günaha girmek
stumble
havuza girmek
to go into dry dock
içeri girmek
come in

Did you want to come in? - İçeri girmek istedin mi?

Don't you want to come inside? - İçeri girmek istemez misin?

tribe girmek
trip
yoluna girmek
to come right
zorla girmek
obtrude
üniversite sınavına girmek
matriculate
bahse girmek
lay
cinsel ilişkiye girmek
hump
(tren) istasyona girmek
pull in
birbirine girmek
(deyim) go at hammer and tongs
birbirine girmek
(deyim) fight like kilkenny cats
birbirine girmek
(deyim) get up against
birbirine girmek
(deyim) fall out with
birbirine girmek
(deyim) be at hammer and tongs
denize girmek
go swimming
denize girmek
have a swim
dereceye girmek
place (in a competition)
dereceye girmek
rank (first/second etc) in
dereceye girmek
be placed (in a competition)
dereceye girmek
come out (in a competition)
dereceye girmek
come in (in a competition)
devreye girmek
become a part of an activity
girmek
happen in
girmek
penetrate
girmek
get into
girmek
start
girmek
insert
girmek
(Politika, Siyaset) adhere
girmek
run into
girmek
participate in
girmek
fit
girmek
queue
girmek
break into
girmek
cost too much
girmek
join
girmek
put
girmek yasak
no trespassing
gizlice girmek
penetrate
gönüllü girmek
volunteer
izinsiz girmek
trespass
riske girmek
(deyim) chance one's arm
riske girmek
(Konuşma Dili) chance it
riske girmek
(deyim) go out on a limb

I don't want to go out on a limb. - Başkası için riske girmek istemiyorum.

riske girmek
take chances

You've got to take chances. - Riske girmek zorundasın.

riske girmek
take a chance
riske girmek
take chance

You've got to take chances. - Riske girmek zorundasın.

riske girmek
stick one's neck out
sidik yarışına girmek
(deyim) keep up with the joneses
sınava girmek
to take an exam, to sit for an exam
tatile girmek (okul)
break up
tribe girmek
be peeved
veri girmek
enter data
veri girmek
(Bilgisayar) key in
veri girmek
(Bilgisayar) input data
zorla girmek
intrude
zorla içeri girmek
break into
girmek
walk into
kanına girmek
seduce
çıkmaza girmek
be at bay
girmek
go into

She wanted to go into the carriage. - O arabaya girmek istedi.

Tom didn't want to go into details. - Tom detaylara girmek istemedi.

aklına girmek
To enter the mind
bahse girmek
go
bahse girmek
bet

How much do you want to bet? - Bahse girmek için ne kadar istiyorsun?

Do you want to bet on that? - Bunun üzerine bahse girmek ister misin?

başı belaya girmek
(deyim) Run into trouble
bilgisayara veri girmek
enter data into the computer
bilgisayara veri girmek
input data into the computer
devreye girmek
(for a machine) to be put into use
devreye girmek
Step in, enter into an activity or a situation, intervene
girmek
step in
girmek
walk in
girmek
go in

You don't have to go in if you don't want to. - İstemiyorsan içeri girmek zorunda değilsin.

Do you want to go in? - İçeri girmek ister misin?

havaya girmek
Attitudinize
ilişkiye girmek
Copulate, have intercourse with, sleep with, couple, fuck
iç içe girmek
to enter the nest
kavgaya girmek
to enter into a fight
yadırganacak bir duruma girmek
to be entered into a strange situation
Türkçe - Türkçe

-e girmek teriminin Türkçe Türkçe sözlükte anlamı

remisyona girmek
(Tıp, İlaç) Kronik hastalığı olduğu bilinen kişilerde hastanın hastalık aktivitesinin bulunmadığı duruma girmesi
-e girmek