I find it necessary to be able to say what I feel.
- Ne hissettiğimi söyleyebilmeyi gerekli buluyorum.
If you are going abroad, it's necessary to have a passport.
- Eğer yurt dışına gidiyorsanız, bir pasaporta sahip olmak gereklidir.
Just do the essential repairs, please.
- Sadece gerekli tamiratları yapın lütfen.
Health is essential to happiness.
- Sağlık mutluluk için gereklidir.
Is physical education a required course?
- Beden eğitimi gerekli bir ders mi?
Courage is required of everyone.
- Cesaret, herkes için gereklidir.
I didn't feel wanted.
- Ben gerekli hissetmiyorum.
Tom wanted to feel needed.
- Tom gerekli hissetmek istiyordu.
We have to follow due process.
- Gerekli işlemleri takip etmek zorundayız.
Your approval is not required.
- Benim onayım gerekli değil.
Reservations are not required.
- Rezervasyonlar gerekli değil.
I have not yet collected sufficient materials to write a book.
- Bir kitap yazmak için henüz gerekli malzemeleri toplamadım.
I won't be able to go travelling until the requisite visa fees are paid.
- Ben gerekli vize ücretleri ödenene kadar seyahata gidemeyeceğim.
Sleep and good food are indispensable to good health.
- Uyku ve iyi yemek iyi sağlık için gereklidir.