I guess my view on friendship is pretty bleak because I've never really had to rely on anyone for anything.
- Sanırım bir şey için birine asla güvenmek zorunda kalmadığım için benim dostluk üzerine görüşüm oldukça kasvetli.
Koum's family had to rely on food stamps after emigrating from Ukraine to the United States.
- Koum'un ailesi Ukrayna'dan Amerika Birleşik Devletlerine göç ettikten sonra yemek fişlerine güvenmek zorundaydı.
You should have known better than to trust him.
- Ona güvenmek için daha iyi tanımalıydın.
I had to trust the captain with my life.
- Hayatımı kaptana güvenmek zorundaydım.
I'd like to confide in you.
- Sana güvenmek istiyorum.
I've come to depend on you.
- Sana güvenmek için geldim.
I've come to depend on you.
- Sana güvenmek için geldim.
Nobody wanted to trust my country.
- Hiç kimse ülkeme güvenmek istemedi.
Nobody wants to trust my country.
- Hiç kimse ülkeme güvenmek istemez.
I'd like to confide in you.
- Sana güvenmek istiyorum.