The sentence is not grammatically accurate.
- Cümle dil bilgisi yönünden doğru değildir.
The clock on that tower is accurate.
- O kuledeki saat doğrudur.
The story seems true.
- Hikâye doğru görünüyor.
What he said is true.
- Onun söylediği doğru.
Are you brushing your teeth properly?
- Dişini doğru dürüst fırçalıyor musun?
Tom doesn't know how to pronounce my name properly.
- Tom ismimi doğru dürüst nasıl telaffuz edeceğini bilmiyor.
Show us the straight path.
- Bize doğru yolu göster.
Give it to me straight.
- Onu doğruca bana ver.
Everyone has the right to take part in the government of his country, directly or through freely chosen representatives.
- Her şahıs, doğrudan doğruya veya serbestçe seçilmiş temsilciler vasıtasıyla, memleketin kamu işleri yönetimine katılmak hakkını haizdir.
I think the actions he took were right.
- Onun yaptıklarının doğru olduğunu düşünüyorum.
Through trial and error, he found the right answer by chance.
- Deneme yanılma yoluyla doğru cevabı buldu.
In a time-bound society time is seen as linear- in other words as a straight line extending from the past, through the present, to the future.
- Zamana bağlı bir toplumda zaman lineer olarak görülür-yani geçmişten şimdiki zamana ve geleceğe doğru uzanan düz bir çizgi olarak.
Why is it easier to park the car backwards than forwards?
- Arabayı geriye doğru park etmek neden ileriye doğru park etmekten daha kolaydır?
Life can only be understood backwards, but it must be lived forwards.
- Hayat sadece geriye doğru anlaşılabilir ama ileriye doğru yaşanmalıdır.
The ship made for the shore.
- Gemi kıyıya doğru gitti.
We've found him to be the right man for the job.
- Biz, onun bu iş için doğru adam olduğunu keşfettik.
As soon as the three doctors had left the room, the Fairy went to Pinocchio's bed and, touching him on the forehead, noticed that he was burning with fever.
- Üç doktor odadan çıkar çıkmaz Peri, Pinokyo'nun yatağına doğru gitti ve alnına dokununca onun ateşler içinde yandığını gördü.
Tom is telling the truth, I'm fairly certain.
- Tom doğruyu söylüyor, ben oldukça eminim.
Due to Tom's behavior, the court is convinced that Mary's account is accurate.
- Tom'un davranışı nedeniyle mahkeme Mary'nin hesabının doğru olduğuna inanıyor.
Excuse me, but is this the right way to the subway station?
- Affedersiniz,ama bu metro istasyonu için doğru yol mu?
Is this the right way to go to the railway station?
- Tren istasyonuna gitmek için doğru yol bu mu?
Tom took a step backward.
- Tom geriye doğru bir adım attı.
Tom bends over backwards to please Mary.
- Tom Mary'yi memnun etmek için geriye doğru eğilir.