-e doğru

listen to the pronunciation of -e doğru
Türkçe - İngilizce

-e doğru teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı

-e doğru
toward
-e doğru
towards
-e doğru
over
-e doğru
due
-e doğru
on
-e doğru
unto
-e doğru
against
-e doğru
t.o
doğru
accurate

Your analysis of the situation is accurate. - Sizin durum analiziniz doğrudur.

The clock on that tower is accurate. - O kuledeki saat doğrudur.

doğru
true

I'll be damned if it's true. - Eğer o doğruysa mahvoldum demektir.

What he said is true. - Onun söylediği doğru.

doğru dürüst
properly

Are you brushing your teeth properly? - Dişini doğru dürüst fırçalıyor musun?

Tom doesn't know how to pronounce my name properly. - Tom ismimi doğru dürüst nasıl telaffuz edeceğini bilmiyor.

içe doğru
inward
doğru
straight

Jane will get straight A's. - Jane doğrudan A alacaktır.

Show us the straight path. - Bize doğru yolu göster.

doğru
right

I think the actions he took were right. - Onun yaptıklarının doğru olduğunu düşünüyorum.

It is right that you should write it. - Onu yazman gerektiği doğrudur.

-e doğru yönelmek
(Dilbilim) head towards
doğru
through

Through trial and error, he found the right answer by chance. - Deneme yanılma yoluyla doğru cevabı buldu.

Everyone has the right to take part in the government of his country, directly or through freely chosen representatives. - Her şahıs, doğrudan doğruya veya serbestçe seçilmiş temsilciler vasıtasıyla, memleketin kamu işleri yönetimine katılmak hakkını haizdir.

e doğru
towards
geriye doğru
backwards

Tom took a step backwards. - Tom, geriye doğru bir adım attı.

Why is it easier to park the car backwards than forwards? - Arabayı geriye doğru park etmek neden ileriye doğru park etmekten daha kolaydır?

doğru
authentic
doğru
for

He is the proper person for the job. - O, iş için doğru kişidir.

The sun having set, we all started for home. - Güneş batarken, hepimiz eve doğru hareket ettik.

doğru
(Hukuk) fair

Tom is telling the truth, I'm fairly certain. - Tom doğruyu söylüyor, ben oldukça eminim.

As soon as the three doctors had left the room, the Fairy went to Pinocchio's bed and, touching him on the forehead, noticed that he was burning with fever. - Üç doktor odadan çıkar çıkmaz Peri, Pinokyo'nun yatağına doğru gitti ve alnına dokununca onun ateşler içinde yandığını gördü.

doğru
fair enough
askerlik yapmayı doğru bulmayan kimse
conscientious objector
doğru
due

Due to Tom's behavior, the court is convinced that Mary's account is accurate. - Tom'un davranışı nedeniyle mahkeme Mary'nin hesabının doğru olduğuna inanıyor.

doğru varsaymak
postulate
doğru yol
the right way

Is this the right way to the station? - Bu, istasyona giden doğru yol mu?

Excuse me, but is this the right way to the subway station? - Affedersiniz,ama bu metro istasyonu için doğru yol mu?

geriye doğru
backward

Tom is walking backwards. - Tom geriye doğru yürüyor.

Why is it easier to park the car backwards than forwards? - Arabayı geriye doğru park etmek neden ileriye doğru park etmekten daha kolaydır?

doğru dürüst
decent
doğru dürüst
straight
doğru dürüst
aright
doğru dürüst
real
doğru dürüst
decently
doğru dürüst
duly
doğru düzgün
straight
doğru ve dürüst
fair and square
eve doğru
homeward-bound
geriye doğru sürmek
back up
gerçek doğru
(Bilgisayar) real line
ileri doğru
forward
ileriye doğru
forwardly
ileriye doğru
frontward
ileriye doğru
on
ileriye doğru eğilmek
(Dilbilim) lean forward
ileriye doğru hareket
course
ileriye doğru sürmek
propel
kesik çizgili doğru
dotted line
tepeden köke doğru kurumak
die back
geriye doğru sürmek
back
doğru
faithful
başını öne doğru eğmek
lower one's head
başını öne doğru eğmek
bow one's head
başını öne doğru eğmek
bend one's head
bir yere doğru bakan (ev, oda vb.)
minister to a place (house, room, etc.)
doğru
above board
doğru bir biçimde
properly
doğru cevap
right answer
doğru cevap
correct answer
doğru söz
correct words
yukarı doğru hareket ettirmek
move up
doğru doğru
hear! hear!
doğru doğru
expression of agreement
doğru doğru dosdoğru .... The exact truth
(of the matter) is that
-e doğru