-e dikkatli teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı
- -e dikkatli
- observant of
- dikkatli
- watchful
Sami was very watchful.
- Sami çok dikkatliydi.
- dikkatli
- careful
He seldom gets sick because he is careful about his health.
- Sağlığı hakkında dikkatli olduğundan dolayı o nadiren hastalanır.
The doctor thinks carefully before deciding what medicine to give.
- Doktor, hangi ilacı vereceğine karar vermeden önce dikkatlice düşünür.
- dikkatli
- attentive
Tom listened attentively.
- Tom dikkatlice dinledi.
Tom asked Mary to be attentive during meetings.
- Tom Mary'den toplantılar sırasında dikkatli olmasını rica etti.
- dikkatli
- cautious
As far as Bob is concerned, anything goes. By contrast, Jane is very cautious.
- Bob'a kalırsa, bir şey dönüyor. Buna karşılık, Jane çok dikkatli.
Tom moved cautiously.
- Tom dikkatli bir şekilde taşındı.
- dikkatli olmak
- watch out
- dikkatli
- thoughtful
You should be more thoughtful of your safety.
- Güvenliğiniz hakkında daha dikkatli olmalısın.
- dikkatli
- canny
- dikkatli
- solicitous
- dikkatli
- attentively, carefully, cautiously
- dikkatli bir şekilde
- rigorously
- dikkatli ol
- be careful!
Be careful interpreting indirect translations. Genders may have changed.
- Dolaylı çevirileri yorumlarken dikkatli ol. Cinsiyetler değişmiş olabilir.
You must be careful not to make him angry.
- Onu kızdırmamak için dikkatli olmalısın.
- çok dikkatli
- meticulous
- dikkatli olmak
- mind
- dikkatli
- deliberate
- dikkatli
- advertent
- dikkatli
- (deyim) on the ball
- dikkatli
- selective
- dikkatli
- diplomatic
- dikkatli
- vigilant
- dikkatli
- conscientious
- dikkatli
- close
He wants to keep a close eye on the rules.
- O kuralları dikkatlice takip etmek istiyor.
He closed carefully the front door.
- O, ön kapıyı dikkatlice kapattı.
- dikkatli
- argus-eyed
- dikkatli
- tender
- dikkatli
- shy
- dikkatli
- punctilious
- dikkatli
- argus
- dikkatli
- thorough
- dikkatli
- hooly
- dikkatli
- alert
My son needs to be more alert at school.
- Oğlum okulda daha dikkatli olmalı.
I forced myself to stay alert.
- Kendimi dikkatli olmaya zorladım.
- dikkatli
- eagle-eyed
- dikkatli bir şekilde
- shyly
- dikkatli bir şekilde
- over
- dikkatli ol
- be cautious
Be cautious when you cross the street.
- Caddeyi geçerken dikkatli ol.
I want to be cautious.
- Dikkatli olmak istiyorum.
- dikkatli ol!
- watch your step!
- dikkatli ol!
- take care!
- dikkatli olma
- reck
- dikkatli olma
- carefulness
- dikkatli olmak
- keep one's eyes peeled
- dikkatli olmak
- be on the ball
- dikkatli olmak
- be watchful
- dikkatli olmak
- watch out for
- dikkatli olmak
- watch one's step
- dikkatli olmak
- keep one's eyes open
- dikkatli taşıyın
- handle with care
- dikkatli şekilde
- carefully
- pek dikkatli olmayan
- casual
- bu bluzlara lütfen dikkatli davranır mısınız
- Would you please be careful with these blouses
- daha dikkatli ol
- have a care
- dikkatli
- particular
- dikkatli
- studious
- dikkatli
- wary
- dikkatli
- intense
- dikkatli
- careful, cautious, chary, attentive, alert, scrupulous, circumspect, assiduous, diligent, regardful, studious, close
- dikkatli
- attentive, careful, cautious
- dikkatli
- scrupulous
- dikkatli
- regardful
- dikkatli
- intent
- dikkatli
- gingerly
- dikkatli
- rigorous
- dikkatli
- circumspect
- dikkatli
- argus eyed
- dikkatli
- heedful
- dikkatli
- assiduous
- dikkatli
- mindful
I wasn't being mindful and got on a wrong bus by mistake.
- Dikkatli değildim ve yanlışlıkla hatalı otobüse bindim.
Béla takes his son to school every day, because he is a mindful father.
- Béla oğlunu her gün okula götürür, çünkü o dikkatli bir baba.
- dikkatli
- sleepless
- dikkatli bakmak
- look carefully
- dikkatli bulunmak
- have care
- dikkatli düşünmek
- think carefully
- dikkatli inceleme
- scrutiny
- dikkatli okumak
- read carefully
- dikkatli olma
- vigilance
- dikkatli olma
- being careful
- dikkatli olma
- thoughtfulness
- dikkatli olmak
- to be careful; to watch out; to take care; to watch one's step
- dikkatli olmak
- take care
- dikkatli olmak
- be particular about
- dikkatli olmak
- take heed
- dikkatli olmak
- be careful!
You've got to be careful.
- Dikkatli olmak zorundasın.
Tom wants to be careful not to use too much water. His well is almost dry.
- Tom çok fazla su kullanmamak için dikkatli olmak istiyor. Onun kuyusu neredeyse kuru.
- dikkatli olmak
- pay heed to
- dikkatli olmak
- give heed to
- dikkatli olmak
- reck
- dikkatli olun kapılar kapanıyor
- be careful the doors are closing
- dikkatli sürücü
- careful driver
- dikkatli temizleme
- (Çevre) deliberate decontamination
- dikkatli tutun
- handle with care
- dikkatli ve kuralcı
- prim and proper
- sözcük seçiminde dikkatli
- quibbling
- sözcük seçiminde dikkatli kimse
- quibbler
- yolda dikkatli olma
- road sense