-e basmak

Türkçe - İngilizce

-e basmak teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı

-e basmak

depress

tam üstüne basmak

hit the nail on the head

basmak

to tread (on), to step (on), to trample; to press, to depress, to compress; to print; to raid; to bust; to descend (on); to flood; (karanlık) to fall, to set in; (çığlık) to let out, to utter; (bir yaşa) to enter, to reach; (para) to strike, to coin, to p

Tom didn't mean to step on Mary's foot. - Tom'un amacı Mary'nin ayağına basmak değildi.

I didn't mean to step on any toes. - Birinin damarına basmak istemedim.

üstüne/üzerine basmak

to hit the nail on the head

deklanşöre basmak

All you have to do is to push this button. - Yapmanız gereken tek şey bu butona basmaktır.

I'm about to push the button. - Düğmeye basmak üzereyim.

basmak (damga/mühür)

(Ticaret) stamp in

enter tuşuna basmak

(Bilgisayar) enter

bam teline basmak

bang to push the wire

karaya ayak basmak

land

para basmak

print money

yaraya tuz basmak

(deyim) Rub salt into the wound

acısını bağrına basmak/içine gömmek

to hide one's distress or sorrow

al basmak

to get puerperal fever

ateş basmak

to flush and feel hot from tedium, discomfort, or boredom

ateş basmak

to go hot all over

ayak basmak

to set foot (in/on sth), to arrive, to visit

ayak basmak

set foot

ayak basmak

1. to arrive (at), enter. 2. to begin, enter, start (a job)

ayak frenine basmak

back pedal

ayak frenine basmak

pedal backwards

ayakı düze basmak

to get over the hard part of something

ayakını denk basmak

to be careful, be wary

ayar damgası basmak

have strong influence

ağır basmak

overbalance

ağır basmak

to predominate, to turn the scale

1. to be heavy. 2. to have a strong influence, be influential, have weight. 3. to be important, be given weight, have priority. 4. to oppress (as a nightmare)

a) to get sleepy b) to have a nightmare

ağırlık basmak/ çökmek

1. to have a nightmare. 2. to be overcome by sleepiness

bakır klişe ile basmak

mezzotint

bamteline basmak

to rub sb the wrong way, to touch sb on the raw, to irritate

bamteline basmak

touch smb. on the raw

bamteline basmak

tread on smb.'s corns

bamteline basmak/dokunmak

to vex, annoy

baskı ve yayınevi özelliklerini basmak

to set, put (a hen) on eggs so that she will hatch them. Bas!/Bas git! slang Clear out! Beat it! Get lost! Scram! basıp geçmek

basmak

tread on

basmak

to put (air) in (a tire)

basmak

press

All you have to do is press the button. - Tüm yapmanız gereken düğmeye basmaktır.

To take a photo, all you need to do is to press this button. - Fotoğraf çekmek için tek yapman gereken bu düğmeye basmaktır.

basmak

weigh

basmak

to be overjoyed. bastığı yerde ot bitmemek to bring bad luck wherever he/she goes; to blight whatever he/she touches

basmak

to step on or in, tread on; to set (one's foot) on, put (one's foot) on (a place): Ayağını o ipek halıya basma! Don't you set foot on that silk rug!

basmak

to become, turn (a specified age): Bugün elliye bastı. He turned fifty today

to print (books, etc.); to coin, strike, mint (coins)

basmak

suddenly to hand in (one's resignation, a letter of protest)

(for something undesirable) to cover (a place): Tarlayı sel bastı. Floodwater has covered the field. Bahçenin her yerini ot bastı. Weeds have taken over the garden

(for darkness) to fall

basmak

irrupt

basmak

suddenly to deliver (a blow) to, land (a blow) on

basmak

step

I didn't mean to step on any toes. - Birinin damarına basmak istemedim.

Tom didn't mean to step on Mary's foot. - Tom'un amacı Mary'nin ayağına basmak değildi.

basmak

imprint

basmak

to pack (something) tightly into (a container)

basmak

stomp

basmak

(for a machine) to pump (a liquid) or compress (a gas)

just to pass (someone) by, not to stop and visit (someone). basıp gitmek/geçmek (Konuşma Dili) to get up and leave, take off. bastığı yeri bilmemek

basmak

to be consumed with: Hocayı öfke bastı. The teacher was consumed with rage

basmak

jam

basmak

to press (one's finger, a seal, a mold, a wood block, etc.) on; to press: Zile bas! Ring the doorbell!

basmak

suddenly to feel ...: Feci halde uyku bastı. I feel very sleepy

basmak

not to know what one is doing, be out of it

basmak

come upon

basmak

to pass, overtake, leave (someone, something) behind

basmak

suddenly to let out (a yell, a curse, a laugh)

basmak

stencil

basmak

to make an unexpected attack on, raid; (for the police) to bust

basmak

impress

basmak

(for fog) to descend on, cover

to hug, to cherish, to welcome with open arms

bağrına taş basmak

to grin and bear it

bağırına basmak

to embrace, take to one's heart, enfold

bağırına taş basmak

to suffer patiently

başlık basmak

letter

birden gaza basmak

put one's foot to the floor

büyük puntolarla basmak

display

can damarına basmak

to touch on the most sensitive spot of (someone, something)

can damarına basmak

to touch sb on the raw

cayırtıyı basmak/koparmak

to start shouting furiously

dalına basmak

to tread on sb's corns, to annoy

damarına basmak

to tread on one's corns, to exasperate

damarına basmak

to irritate (someone), touch (someone's) sore spot

damarına basmak

rub smb. up the wrong way

damga basmak

to seal

damga basmak

to stamp (something) (with a seal, stamp, etc.)

deklanşöre basmak

to press the shutter

desen basmak

efkâr basmak

colloq . to feel down, for one's spirits to be low

to be deceived, to be duped

faka basmak

colloq . to be deceived, be duped; to be trapped

to start wailing; to start screaming

filigran basmak

to watermark

firara kadem basmak

colloq . to run away, take to one's heels

fotolitografi ile basmak

photolithograph

fototip ile basmak

1. to feel sleepy, be ready to fall asleep: Bana gaflet bastı. I'm ready to fall asleep. 2. unconsciously to relax one's guard. 3. to act carelessly; to act negligently. 4. to become oblivious to what is going on. 5. to go woolgathering, fall into a reverie

to step on the gas, to accelerate

gaza basmak

step on the accelerator

to move backwards, back up

gırtlakına basmak

to get (someone) by the throat, force (someone) to do something

gırtlağına basmak

to force (sb to do sth)

hafakanlar basmak

to be exasperated

hafakanlar boğmak/basmak

to feel stifled, feel smothered

hafifçe basmak

tread lightly

hararet basmak

1. to feel very thirsty. 2. to feel feverish

hava basmak

1. to blow up, inflate. 2. slang to give oneself airs, blow oneself up. 3. slang to speak claptrap

hava basmak

pump

hava basmak

a) to pump air (into) b) to cut a dash c) to become haughty

(Konuşma Dili) be a bundle of nerves

imzayı basmak

sign on the dotted line

imzayı basmak/çakmak

colloq . to sign, put one's John Henry on

istifayı basmak

suddenly to resign; immediately to quit

italik harflerle basmak

to burst into laughter

kahkahayı basmak

break forth

kahkahayı basmak/koparmak/salıvermek

to burst into laughter, burst out laughing

kalayı basmak

slang to swear a blue streak, curse violently

kalayı basmak

to swear like a trooper

to guarantee, to be dead certain

kalıpını basmak

(Konuşma Dili) 1. to affirm (something) with conviction. 2. to support (something) enthusiastically

kama basmak

colloq . to win (when playing a game); to chalk up a victory

kantarlı atmak/yı basmak/savurmak

slang to cuss a blue streak

kar basmak

1. for snow to cover up/bury. 2. to store in (a cool place) for summer use

for darkness or night to fall

karaya ayak basmak

to go ashore, to disembark, to land

karaya ayak basmak

debark

karaya ayak basmak

go ashore

karaya ayak basmak

disembark

karaya ayak basmak

step on to land

karina etmek/ya basmak

to careen (a vessel)

Türkçe - Türkçe

-e basmak teriminin Türkçe Türkçe sözlükte anlamı
basmak: Bir şeyin etkisinde kalıp eziklik, üzüntü ve ağırlık duymak: "Yüreğinin acısını duyuyordu
basmak: Bir şey üzerinde kalıp, mühür gibi bir araçla iz yapmak: "Şuraya başparmağını bas dediler, ben de bastım."- S. F. Abasıyanık
basmak: Bir şeyin etkisinde kalıp eziklik, üzüntü ve ağırlık duymak
basmak: Uygunsuz vaziyette yakalamak
basmak: Bir şey üzerinde kalıp, mühür gibi bir araçla iz yapmak
basmak: Bir şeyi, üzerine kuvvet vererek itmek
basmak: Bası işi yapmak, tabetmek
basmak: Sıkıntı basmış, terlemeye başlamıştı. İzin istedi."- Y. Z. Bahadınlı
basmak: Bası işi yapmak, tabetmek. Örtmek, bürümek, kaplamak: "Yollarını ot basmış, çamları yükselip saçaklarına el atmış olan bu büyük köşk."- M. Ş. Esendal
basmak: Çevreyi kaplamak, çökmek
basmak: Eskiden kullanılan bir çeşit ayakkabı
basmak: Bir kimse bir yaşa girmek
basmak: Basınç yaparak sıvı ve gazları itmek
basmak: Baskın yapmak
basmak: Baskın yapmak: "Ölen kızın intikamını almak için köyü basıp yakmış."- E. İ. Benice
basmak: Vücudun ağırlığını verecek biçimde ayak tabanını bir yere veya bir şeyin üzerine koymak
basmak: Kümes hayvanlarının kuluçkaya yatması
basmak: Vücudun ağırlığını verecek biçimde ayak tabanını bir yere veya bir şeyin üzerine koymak: "Bastığın yerlerde güller açtı, sarıldı ayaklarına."- C. Külebi
basmak: Sıkıştırarak yerleştirmek
basmak: Bazı isimlerle birlikte sertlik, aşırılık anlamlarında yardımcı fiil olarak kullanılır: "Bir kahkaha basarak merdivenleri inmeye başladım."- S. F. Abasıyanık."Onları dünyaya getiren analarına ve babalarına gizli gizli içten basıyorlardı küfürü."- Halikarnas Balıkçısı
basmak: Kümes hayvanları kuluçkaya yatmak
basmak: Bir şeyi, üzerine kuvvet vererek itmek: "Motor çalıştıktan sonra debriyaja basarsınız."- H. E. Adıvar
basmak: Küçük çocuklar ayakta durabilmek
basmak: Bir kimse bir yaşa girmek: "Bugün yirmi yaşına basan Türk genci, İstiklal Harbi olurken beşikte parmağını emiyor, dört ayak üstünde emekliyordu."- P. Safa. Çevreyi kaplamak, çökmek: "Şehri akşamüstü sis basmıştı."- S. F. Abasıyanık
basmak: Örtmek, bürümek, kaplamak
basmak: Bazı isimlerle birlikte sertlik, aşırılık anlamlarında yardımcı fiil olarak kullanılır

-e basmak

Heceleme

e bas-mak

Telaffuz

Resimler

Google Resimler

Bing Resimler

Geçmiş

Favoriler

Online English Turkish and Multilingual Dictionary 20+ million words and idioms.

-e basmak

-e basmak teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı

İlgili Terimler

-e basmak teriminin Türkçe Türkçe sözlükte anlamı

İlgili Terimler

Heceleme

Telaffuz

Resimler