He bent over to tie his shoe.
- Ayakkabısını bağlamak için eğildi.
I knelt down to tie my shoes.
- Ayakkabılarımı bağlamak için çömeldim.
This road connects the two cities.
- Bu yol iki şehri bağlamaktadır.
Connecting a PC to the internet isn't rocket science.
- Bir bilgisayarı internete bağlamak roket bilimi değildir.