-e bağlı teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı
- -e bağlı
- contingent on
- -e bağlı
- attached to
- -e bağlı
- up to
- -e bağlı
- depends on
- -e bağlı
- allied with
- -e bağlı
- allied to
- -e bağlı
- depending on
- -e bağlı
- connected with
- -e bağlı
- bound up with
- -e bağlı
- contingent
- -e bağlı
- couple with
- -e bağlı
- dependent on
- -e bağlı
- clinging to
- -e bağlı
- adherence to
- bağlı
- connected
What did the experimental set-up look like? What was connected to what and how?
- Deneysel kurulum neye benziyordu? Ne neye ve nasıl bağlıydı?
She is connected with that company.
- O, o şirkete bağlıdır.
- bağlı olmak
- depend
It is often necessary to depend upon others.
- Başkalarına bağlı olmak sık sık gereklidir.
- bağlı
- bound
We are bound to each other by a close friendship.
- Biz yakın bir dostluk ile birbirimize bağlıyız.
The body and the mind of man are so closely bound together that whatever affects one affects the other.
- İnsanın beden ve aklı birbirine öylesine bağlıdır ki birini etkileyen diğerini de etkiler.
- bağlı
- faithful
- bağlı
- attached
Tom was very attached to the golf clubs that his father had given him.
- Tom, babasının ona vermiş olduğu golf kulübüne çok bağlı idi.
He is deeply attached to her.
- O, ona derinden bağlıdır.
- -e bağlı kalmak
- remain loyal to
- -e bağlı kalmak
- stay loyal to
- bağlı kalmak
- abide by
- bağlı
- dependent
The economy of the island is dependent on the fishing industry.
- Adanın ekonomisi balıkçılık sektörüne bağlıdır.
Tom and Mary are dependent on each other.
- Tom ve Mary birbirlerine bağlılar.
- bağlı
- tied
I'm tied up right now.
- Ben şu anda bağlıyım.
We were tied to our decision because we signed the contract.
- Sözleşme imzaladığımız için kararımıza bağlıydık.
- isteğe bağlı
- optional
Wearing green is optional.
- Yeşil giymek isteğe bağlıdır.
Pain is inevitable. Suffering is optional.
- Ağrı kaçınılmazdır. Acı isteğe bağlıdır.
- bağlı şirket
- affiliate
- bağlı
- devoted
Tom and Mary are both very devoted parents.
- Tom ve Mary ikisi de ebeveynlerine çok bağlılar.
Tom and Mary are very devoted to each other.
- Tom ve Mary birbirlerine çok bağlılar.
- bağlı
- under
The royal jewels are kept under lock and key.
- Kraliyet mücevherleri kilit ve anahtara bağlı tutulur.
- bağlı olan
- associate
- birbirine bağlı
- cohesive
- bağlı
- cohesive
- kitaba bağlı kalmış
- bookish
- bağlı
- conditional
- bağlı kalma (eve/yatağa)
- confinement
- bağlı üye
- (Politika, Siyaset) affiliate member
- birbirine bağlı
- allied
- birbirine bağlı
- close-knit
- birbirine bağlı
- concomitant
- birbirine bağlı
- interconnecting
- birbirine bağlı olarak
- in tandem
- birbirine bağlı olma
- interdependence
- birbirine bağlı olmayan
- unconnected
- hatta bağlı
- (Askeri,Bilgisayar) on-line
- hatta-bağlı
- (Bilgisayar) on-line
- isteme bağlı ödeme
- (Ticaret) callable
- istemli koşula bağlı
- (Biyokimya) facultative
- sana bağlı
- it is up to you
- sana bağlı
- it's up to you
- sana bağlı
- up to you
- sevgiyle bağlı
- attached
- bağlı
- dependant
- bağlı bulunan millet, tabiiyet
- connected to the nation, nationality
- bağlı bulunma
- are attached to
- bağlı kalma
- bound
- bağlı kalmadan
- undependently
- bne, bşe bağlı olmak (dativ)
- bne, due to BSE (dativ)
- hiçbir şarta bağlı kalmaksızın
- without any conditions attached to
- mevsime bağlı depresyon
- (Psikoloji, Ruhbilim) Seasonal depression, seasonal affective disorder
- ona bağlı
- attached to it
- protestan mezhebine bağlı kimse
- anyone connected to the Protestant sects
- sana bağlı
- depends on you
- sevgisine bağlı olmayan, vefasız
- not due to love, unfaithful
- tutkuyla bağlı
- connected with passion, bond with passion
- BM'ye bağlı uzmanlık kurumları
- (Hukuk) UN specialised agencies
- Savunma Bakanlığına Bağlı Okullar
- (Askeri) Department of Defense Dependent Schools
- amerika'ya ve anavatanına bağlı amerikalı
- hyphenated american
- aynı holdinge bağlı şirket
- daughter company
- aziz augustine tarikatına bağlı keşiş
- Augustine friar
- bağlı
- affiliated with, related to, connected with
- bağlı
- tied, bound; dependent (on), contingent (on/upon); related (to), connected (with); faithful, devoted, loyal; impotent, spellbound
- bağlı
- incidental
- bağlı
- conjoint
- bağlı
- (man) whom a magic spell has made sexually impotent
- bağlı
- affiliated
That branch is affiliated to the miners' union.
- Bu şube madenciler sendikasına bağlıdır.
Tom is not affiliated with Disneyland.
- Tom, Disneyland'a bağlı değildir.
- bağlı
- closed (road, door); blocked by or with
- bağlı
- tied (to), bound (to); linked with, connected to, attached to
- bağlı
- adhesive
- bağlı
- amenable
- bağlı
- banded
- bağlı
- germane
- bağlı
- committed to; devoted to; faithful to
- bağlı
- consequent
- bağlı
- dependent upon
- bağlı
- appurtenant
- bağlı
- bonded
- bağlı
- adherent
- bağlı
- hooked
- bağlı
- laced
- bağlı
- corded
- bağlı
- adjective
- bağlı aerostat radar sistemi
- (Askeri) tethered aerostat radar system
- bağlı altyordam
- linked subroutine
- bağlı cümle
- compound sentence
- bağlı kalmak
- adhere
- bağlı kalmak
- to hold to
- bağlı kalmak
- to be committed to; to be devoted to; to be faithful to
- bağlı kimse
- subsidiary
- bağlı nota işareti
- bind
- bağlı olan
- consequential
- bağlı olarak
- according as
- bağlı olma
- dependence
- bağlı olma
- adhesion
- bağlı olma
- interconnection
- bağlı olma
- dependance
- bağlı olmak
- rest on
- bağlı olmak
- hang on
- bağlı olmak
- turn upon
- bağlı olmak
- interdepend
- bağlı olmak
- turn on
- bağlı olmak
- pivot
- bağlı olmak
- be linked
- bağlı olmak
- pay homage to
- bağlı olmak
- (Hukuk) bound (by) (to be), committed to
- bağlı olmak
- be based on
- bağlı olmak
- a) to depend on sb/sth b) to consist (in sth) c) to belong to, to be affiliated (with)
- bağlı olmak
- sit under
- bağlı olmak
- hinge on
- bağlı olmak
- relate
- bağlı olmak
- be attached to
- bağlı olmak
- cleave
- bağlı olmak
- interconnect
- bağlı olmak
- appertain
- bağlı olmak
- bound up with
- bağlı olmak
- hang
- bağlı olmayan
- unattached
- bağlı yüksekokulları olan üniversite
- collegiate
- bağlı şirket
- affiliated company
- başı bağlı
- 1. fastened by the head; attached. 2. married
- başı bağlı
- married
- belgeye bağlı
- certified
- birbirine bağlı
- synergistic
- birbirine bağlı
- allied, interconnected, interdependent
- birbirine bağlı
- close knit
- birbirine bağlı
- solid
- birbirine bağlı
- interdependent
- birbirine bağlı olaylar dizisi
- concatenation
- birbirine bağlı olma
- (Hukuk) interconnection
- birbirine bağlı olmak
- interdepend
- birbirine bağlı talep
- (Ticaret) joint demand
- birbirine bağlı yaşlı çift
- Darby and Joan
- birbirine çok bağlı topluluk
- phalanx
- boyundan bağlı bluz
- halterneck
- boyundan bağlı bluz
- halter
- bölge kilisesine bağlı
- parochial
- derbeyine bağlı kimse
- vassal
- derbeyine bağlı çalışma
- villeinage
- derbeyine bağlı çalışma
- villainage
- derebeyine bağlı kimse
- liege man
- derebeyine bağlı kimse
- liege
- derebeyine bağlı köylü
- villein
- derinden bağlı olmak
- deeply attached
- derinden bağlı olmak
- deeply bound up with
- derinden bağlı olmak
- deeply committed to
- derinden bağlı olmak
- be deeply loyal to
- doğrudan bağlı
- direct action
- duruma bağlı
- circumstantial
- duruma bağlı
- positional
- duygusal olarak bağlı olmama
- noninvolvement
- eli kolu bağlı olmak
- to be bound/tied hand and foot
- elim kolum bağlı
- can't call my soul my own
- evine bağlı
- domestic
- evine bağlı
- domesticated
- evine bağlı olmayan
- not domesticated
- fiili veya şarta bağlı
- (Ticaret) actual or contingent
- geleneklere bağlı
- observant of customs
- geleneklere bağlı kalmak
- get into a groove
- genetik olarak birbirine bağlı canlı
- ally
- göbeki bağlı/beraber kesilmiş
- buddy-buddy with
- göbeği bağlı
- inseparable (friends)
- gözleri bağlı
- blindfold
He played the Liszt sonata blindfolded.
- O, Liszt sonatını gözleri bağlı çaldı.
- gözleri bağlı olarak
- blindfold
- gözü bağlı
- 1. blindfolded. 2. blindly, blindfoldedly. 3. bewitched. (...)
- hastalığa ve muharebe dışı yaralanmaya bağlı zayiat
- (Askeri) disease and nonbattle injury casualty
- hatta-bağlı merkezi dosya
- on-line central file
- hayatın bağlı olduğu şey
- lifeline
- herhangi bir devletin egemenliğine bağlı olmayan
- (Hukuk) res communis
- iklime bağlı olarak
- climatically
- inancına bağlı kalmak
- keep faith
- isteğe bağlı
- permissive
- isteğe bağlı
- facultative
- isteğe bağlı
- unprompted
- isteğe bağlı
- incidental
- isteğe bağlı
- discretionary
- isteğe bağlı koşul
- discretionary clause
- isteğe bağlı olarak
- arbitrarily
- isteğe bağlı olma
- permissiveness
- kadere bağlı
- fateful
- kan ve damar sistemine bağlı
- haemal [Brit.]
- kan ve damar sistemine bağlı
- hemal
- katedrale bağlı rahip
- prebendary
- kiliseye çok bağlı olan
- churchy
- kolordu bağlı birlikleri
- (Askeri) corps troops
- komünizm prensiplerine bağlı kılmak
- communize
- konfederasyona bağlı kimse
- confederate
- konuya bağlı kalmak
- stick to one's text
- koşullara bağlı
- conditional
- koşullara bağlı
- circumstantial
- limite bağlı olmak
- be bound at the limit
- manastıra bağlı rahibe
- conventual
- manastıra bağlı rahip
- conventual
- mezhebe bağlı
- denominational
- musevi geleneklerine bağlı kimse
- Hebraist
- ne olacağına bağlı
- (Hukuk) at stake
- onaya bağlı
- subject to approval
- pamuk ipliğine bağlı
- it turned on a hair
- partisine bağlı üye
- regular
- performansa bağlı birikim
- (Askeri) performance oriented packaging
- planöre bağlı uçan kimse
- hang-glider
- pozisyona bağlı
- positional
- sapanın ucuna bağlı ağırlık
- slung shot
- sendikaya bağlı işçileri çalıştıran yer
- closed shop
- senin rızana bağlı
- subject to your consent
- sisteme bağlı kimse
- systematist
- sıkı bağlı
- (Telekom) hard stack
- sıkıca bağlı
- tightly bound
- taktik hava yönetimi; geçici ek görev (birliğe bağlı olmayan personel); harekat
- (Askeri) tactical air direction; temporary additional duty (non-unit-related personnel); theater air defense; time available for delivery
- tarikata bağlı
- denominational
- tehlikeye bağlı risk
- disaster-prone
- toprağa bağlı
- earthbound
- uzak bağlı
- (Bilgisayar) link-attached