What did the experimental set-up look like? What was connected to what and how?
- Deneysel kurulum neye benziyordu? Ne neye ve nasıl bağlıydı?
I know Tom is connected.
- Tom'un bağlı olduğunu biliyorum.
It is often necessary to depend upon others.
- Başkalarına bağlı olmak sık sık gereklidir.
He was bound hand and foot.
- Onun eli kolu bağlıydı.
The body and the mind of man are so closely bound together that whatever affects one affects the other.
- İnsanın beden ve aklı birbirine öylesine bağlıdır ki birini etkileyen diğerini de etkiler.
She is deeply attached to her parents.
- O anne ve babasına derinden bağlıdır.
He is deeply attached to her.
- O, ona derinden bağlıdır.
Tom and Mary are dependent on each other.
- Tom ve Mary birbirlerine bağlılar.
The economy of the island is dependent on the fishing industry.
- Adanın ekonomisi balıkçılık sektörüne bağlıdır.
We have to keep our dog tied.
- Köpeğimizi bağlı tutmak zorundayız.
We were tied to our decision because we signed the contract.
- Sözleşme imzaladığımız için kararımıza bağlıydık.
Wearing green is optional.
- Yeşil giymek isteğe bağlıdır.
Pain is inevitable. Suffering is optional.
- Ağrı kaçınılmazdır. Acı isteğe bağlıdır.
She is devoted to her three children.
- O üç çocuğuna içten bağlıdır.
Tom and Mary are both very devoted parents.
- Tom ve Mary ikisi de ebeveynlerine çok bağlılar.
The royal jewels are kept under lock and key.
- Kraliyet mücevherleri kilit ve anahtara bağlı tutulur.
That branch is affiliated to the miners' union.
- Bu şube madenciler sendikasına bağlıdır.
The college is affiliated with the university.
- Kolej üniversite ile bağlı.
He played the Liszt sonata blindfolded.
- O, Liszt sonatını gözleri bağlı çaldı.