Select Keyboard: Türkçe ▾ X
| ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
|
Tell them what you mean.
- Onlara ne demek istediğini söyle.
Tell us what you mean.
- Bize ne demek istediğini söyle.
I wish she wouldn't pussyfoot about it and just say what she means.
- Keşke onun hakkında fikrini söylemese ve sadece onun ne demek istediğini söylese.
I did say that, but I didn't mean it.
- Ben onu söyledim, ama onu demek istemedim.
I love the name Bella, it means pretty, right?
- Bella adını seviyorum, güzel demek, değil mi?
I love the name Bella, it means pretty, right?
- Bella ismini seviyorum, güzel demek, değil mi?
I am ashamed to call you my friend.
- Sana arkadaşım demekten utanç duyuyorum.
He as good as called me a liar.
- O bana bir yalancı demekten geri kalmadı.
To say that technology changes rapidly is to utter a truism.
- Teknoloji hızla değişir demek bilinen gerçeği dile getirmektir.
What does it mean to be a Christian?
- Bir Hristiyan olmak ne demek?
What does it mean to think big?
- Büyük düşünmek ne demek?
Do you know what's going on? - No. What's it all about then?
- Neler oluyor biliyor musun? - Hayır. O zaman bütün bunlar ne demek oluyor?
Only then did I realize what he meant.
- Ancak o zaman onun ne demek istediğini anladım.
I started to say yes, but didn't.
- Evet demek için başladım ama olmadı.
Tom didn't have to say yes.
- Tom evet demek zorunda değildi.