You have to be more specific than that.
- Bundan daha kendine özgü olmak zorundasın.
This custom is peculiar to Japan.
- Bu gelenek Japonya'ya özgüdür.
This style of cooking is peculiar to China.
- Bu tarz pişirme Çin'e özgüdür.
He doesn't have a mind of his own.
- Onun kendine özgü bir düşünme tarzı yok.
Sami decorated the place in his distinctive style.
- Sami mekanı kendine özgü tarzıyla süsledi.
The giant weta is endemic to New Zealand.
- Dev weta, Yeni Zelanda'ya özgüdür.
This plant is indigenous to Canada.
- Bu bitki Kanada'ya özgüdür.
This plant is particular to the island of Madeira.
- Bu bitki Madeira adasına özgüdür.