She'd never been this frightened before.
- O, daha önce hiç bu kadar korkmamıştı.
Hearing this song after so long really brings back the old times.
- Bu kadar uzun bir zamandan sonra bu şarkıyı İşitmek gerçekten eski zamanları geri getiriyor.
They did not have enough gold.
- Onların yeteri kadar altını yoktu.
Mom was innocent enough to ask him: Would you like any more beer?
- Annem yeteri kadar masum bir halde Biraz daha bira ister misin? diye sordu.
I believe that's it for now.
- Şimdilik bu kadar olduğuna inanıyorum.
That's it. I'm not lending you any more money.
- Bu kadar. Sana daha fazla ödünç para vermiyorum.
See how Lenny can swallow an entire hot dog without chewing or choking? That's why upper management loves him so much.
- Lenny'nin nasıl çiğnemeden veya boğulmadan tam bir sosisli sandvici yutabildiğine bak? Bu nedenle üst idare onu bu kadar fazla sever.
That's enough for today!
- Bugünlük bu kadar yeter.
The rich have trouble as well as the poor.
- Zenginlerin fakirler kadar sorunu vardır.
Linda can dance as well as Meg.
- Linda Meg kadar iyi dans edebilir.
How far are you willing to take this?
- Bunu nereye kadar götürmeye isteklisin?
How far do I have to go?
- Nereye kadar gitmek zorundayız?
Fadil found the door wide open.
- Fadıl kapıyı ardına kadar açık buldu.
Keep your eyes wide open!
- Gözlerinizi ardına kadar açık tutun.
Keep your eyes wide open!
- Gözlerinizi ardına kadar açık tutun.
Fadil found the door wide open.
- Fadıl kapıyı ardına kadar açık buldu.
I'm not sure I can be all that much help.
- Bu kadar çok yardım edebileceğimden emin değilim.
How did you get that much money?
- Bu kadar çok parayı nasıl kazandın?
I've never had such a large sum of money.
- Ben hiç bu kadar büyük bir paraya sahip olmadım.
Stop being such dolts.
- Bu kadar aptal olmayı bırak.
This cat is as big as that one.
- Bu kedi şu kedi kadar büyüktür.
The American news is reporting that Hurricane Irene is as big as Europe, which is a bit of an exaggeration.
- Amerikan haber Irene Kasırgası'nın Avrupa kadar büyük olduğunu bildiriyor, bu biraz abartıdır.
Today, the temperature rose as high as 30 degrees Celsius.
- Bugün ısı 30 santigrat dereceye kadar yükseldi.
I agree with you to a degree.
- Ben, bir dereceye kadar sizinle aynı fikirdeyim.
Don't worry about money so much.
- Para için o kadar çok kaygılanma.
Your income is about twice as large as mine is.
- Gelirin, benimkinin yaklaşık iki katı kadar büyük.
The news surprised him as much as it did me.
- Haber onu, beni şaşırttığı kadar, çok şaşırttı.
Few things give us as much pleasure as music.
- Birkaç şey bize müzik kadar çok zevk verir.
Today I'm working a little late so as to avoid a rush in the morning.
- Sabahleyin bir koşuşturmadan kaçınmak için bugün biraz geç saatlere kadar çalışacağım.
The people all praised the emperor's clothes without telling him the truth so as not to seem stupid, until a little boy said, The emperor is naked!
- İnsanların hepsi küçük bir çocuk İmparator çıplak! deyinceye kadar aptal görünmemek için ona gerçeği söylemeden imparatorun giysilerini övdü.
How much would you pay for something like this?
- Böyle bir şey için ne kadar öderdin?
Tom would never ever do something like that.
- Tom şimdiye kadar böyle bir şeyi asla yapmadı.
The suspect was given the third degree until he confessed his crime.
- Şüpheli suçunu itiraf edene kadar üçüncü dereceden suçlu sayıldı.
I agree with you to a degree.
- Ben, bir dereceye kadar sizinle aynı fikirdeyim.
However hard you may study, you can't master English in a year or so.
- Ne kadar sıkı çalışırsan çalış, bir sene veya civarında İngilizcede uzmanlaşamazsın.
What will we do if we miss the last train? How about waiting until morning at an internet café or somewhere else?
- Son treni kaçırırsak ne yapacağız? Sabaha kadar bir internet kafede ya da başka bir yerde beklemeye ne dersin?
To take something too far.
- Bir şey alamayacak kadar çok uzak.
You must keep the plan secret until someone notices it.
- Birisi fark edene kadar planı gizli tutmak zorundasın.
What does the bill amount to?
- Fatura ne kadar tutuyor?
I really wonder how much the inheritance tax will amount to.
- Gerçekten veraset vergisinin ne kadar tutacağını merak ediyorum.
How long that bridge is!
- Köprü ne kadar uzunmuş!
How long will you remain in London?
- Londra'da ne kadar kalacaksın?
How long have you been in this town?
- Ne kadar süredir bu kasabadasın?
After the hatchet job my boss did on my proposal, I'm not sure how long I want to keep on working here.
- Teklifimle ilgili patronumun yaptığı ağır eleştiriden sonra, burada çalışmayı ne kadar süre sürdürmek istediğimden emin değilim.
How long that bridge is!
- Köprü ne kadar uzunmuş!
How long is the Seto Bridge?
- Seto Köprüsü ne kadar uzunluktadır?
How far away is the airport?
- Havaalanı ne kadar uzak?
How much do ten paper plates cost?
- 10 kağıt tabak ne kadar?
We disputed the victory to the end.
- Zaferi sonuna kadar tartıştık.
Never give up till the very end.
- Tam sonuna kadar vazgeçme.