-a dönmek

listen to the pronunciation of -a dönmek
Türkçe - İngilizce

-a dönmek teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı

-a dönmek
get back to
dönmek
turn

If I remember correctly, I think we have to turn left at the next corner. - Eğer doğru hatırlıyorsam, sanırım bir sonraki köşede sola dönmek zorundayız.

We're going to have to turn back. - Geri dönmek zorunda kalacağız.

dönmek
return

The boy's plan was to study medicine and return to Saint Croix as a doctor. - Çocuğun planı, tıp öğrenimi yapmak ve bir doktor olarak Saint Croix'a dönmekti.

I must return home within a week. - Bir hafta içinde eve dönmek zorundayım.

geri dönmek
return

You've got a minute to go and return. - Gidip geri dönmek için bir dakikan var.

In order to return to our era, what should we do? - Çağımıza geri dönmek için ne yapmalıyız?

dönmek
rotate
dönmek
turn back

We're going to have to turn back. - Geri dönmek zorunda kalacağız.

It's too late to turn back now. - Şimdi geri dönmek için çok geç.

dönmek
come back

We'll have to come back. - Geri dönmek zorunda kalacağız.

You may go out only if you come back soon. - Kısa sürede geri dönmek şartıyla dışarı çıkabilirsin.

etrafında dönmek
revolve
geri dönmek
revert
başı dönmek
fell dizzy
davula dönmek
to swell up
dönmek
bear
dönmek
circle
dönmek
go back

Tom had to go back to Boston. - Tom Boston'a geri dönmek zorunda kaldı.

Tom had to go back the way he'd come. - Tom geldiği yoldan geri dönmek zorunda kaldı.

dönmek
pivot
dönmek
swerve
eski haline dönmek
revert
gözü dönmek
to see red
geri dönmek
regain
-e dönmek
turn into
-e dönmek
face
arkaya dönmek
turn around
başı dönmek
feel dizzy
başı dönmek
feel woozy
boşa dönmek
run idle
deliye dönmek
go crazy
dönmek
devolve
dönmek
circumvolve
dönmek
start back
dönmek
trundle
dönmek
break a promise
dönmek
roll
dönmek
gyre
dönmek
turn on
dönmek
back down
dönmek
(Dilbilim) circle over
dönmek
(Otomotiv) swivel
dönmek
go round
dönmek
(Askeri) haul
dönmek
curve
dönmek
cant
dönmek
switch
dönmek
eddy
dönmek
swirl
dönmek
get back

I have to get back to Boston. - Boston'a geri dönmek zorundayım.

Tom has to get back to work. - Tom işe geri dönmek zorunda.

dönmek
switch to
dönmek
(Latin) averto
dönmek
break
dönmek
change into
dönmek
defect
dönmek
change one's religion
dönmek dön
(Bilgisayar) return
dört dönmek
(deyim) dance attendance on
dört dönmek
search everywhere
dışına dönmek
turn out
eksen etrafında dönmek
wheel
eksen üzerinde dönmek
pivot
eve dönmek
come home
eve erken dönmek
keep early hours
geri dönmek
cut back
geri dönmek
fetch up
geri dönmek
backtrack
geri dönmek
(Latin) averto
geri dönmek
start back
geri dönmek
go back

Tom had to go back the way he'd come. - Tom geldiği yoldan geri dönmek zorunda kaldı.

Tom didn't want to go back to where he was born. - Tom doğduğu yere geri dönmek istemiyordu.

geri dönmek
come back

Do you want to come back to my office? - Ofisime geri dönmek istiyor musun?

I don't want to come back here ever again. - Bir daha asla buraya geri dönmek istemiyorum.

geri dönmek
get back

Tom asked Mary to stay, but she had to get back to work. - Tom Mary'den kalmasını rica etti fakat o işe geri dönmek zorundaydı.

I'll have to get back to you. - Sana geri dönmek zorunda kalacağım.

geri dönmek
(Politika, Siyaset) retail
geriye dönmek
(Askeri) about-face
geriye dönmek
about-turn
hızla dönmek
twirl
ilkel haline geri dönmek
revert
köşeyi dönmek
strike it rich
sola (dönmek)
counterclockwise
sözden dönmek
backpedal
vida gibi dönmek
screw
virajı dönmek
round the bend
çabuk dönmek
reel
geriye dönmek
turn about
başı dönmek
Feel dizzy, feel queer, feel giddy, be giddy
deliye dönmek
Go crazy, become insane, go mad, lose one's mind
gözü dönmek
See red, become very angry
sine-i millete dönmek
To go john galt (for a politician or politicians to return to 'normal life' and let things go to hell)
sözünden dönmek
Back pedal, break one's word, back down, back down from, back out, back out of, backtrack, renege
Arafat'ta soyulmuş hacıya dönmek
to lose everything one has and have nowhere to turn
adama dönmek benzemek
to look presentable; to look like somebody; to look like something
aksi yöne dönmek
(deyim) face about
aleyhe dönmek
boomerang
aleyhine dönmek
1. (for one person) to turn against (another). 2. (for events, a situation) to go against
aleyhine dönmek
turn against
aleyhine dönmek
turn to one's disadvantage
aleyhine dönmek
back fire
aleyhine dönmek
to backfire, to boomerang on
aleyhine dönmek
turn on
aleyhine dönmek
turn upon
anadan (yeni) doğmuşa dönmek
to be restored to happiness, health, freedom from care, and simplicity
arapsaçına dönmek
to turn into a mess, become thoroughly confused
arapsaçına dönmek
to tangle
aslına dönmek
turn basic
aynı yoldan geri dönmek
backtrack
açlıktan gözü/gözleri kararmak/dönmek
to be very hungry, be starving, be famished
ağızı çiriş çanağına dönmek
to have one's mouth get dry and bitter
başa dönmek
be back to square one
başladığı yere dönmek
recur
başı dönmek
feel queer
başı dönmek
feel giddy
başı dönmek
be giddy
başı dönmek
to feel dizzy, to feel giddy
besmele görmüş şeytana dönmek
colloq . to be frightened to death
beyininden vurulmuşa dönmek
to be greatly upset (by an unexpected event)
beyninden vurulmuşa dönmek
to be shocked
bir şeyler dönmek
be in the wind
birdenbire dönmek
wheel round
birdenbire dönmek
wheel around
bocuk domuzuna dönmek
to get very fat
boş dönmek
to come back emptyhanded
boşa dönmek
to run idle
cin çarpmışa dönmek
to in a terrible state, to be shocked
deliye dönmek
1. to jump with joy. 2. to get frantic, be in a frenzy
deliye dönmek
to go crazy
deliye dönmek
be consumed with
denizden çıkmış balığa dönmek
to feel like a fish out of water
dilenci değneğine dönmek
to become very thin
dininden dönmek
renege
dut yemiş bülbüle dönmek
to be tongue-tied, become sad and quiet
dut yemiş bülbüle dönmek
to become tongue-tied
dönmek
front
dönmek
return , revert
dönmek
to turn into, become
dönmek
(din) apostatize
dönmek
budge from
dönmek
to turn, revolve, rotate, spin
dönmek
(gemi) put about
dönmek
to renounce (a cause, a claim to or for something). döne döne by turning, by spinning. dönüp dolaşmak to walk back and forth
dönmek
wheel about
dönmek
get round
dönmek
(for weather, circumstances) to change
dönmek
chop about
dönmek
to change (one's plans); to break (a promise)
dönmek
( den) sheer from
dönmek
to be converted (to another religion or point of view)
dönmek
return to

The president was forced to return to Washington. - Başkan Washington'a dönmek zorunda kaldı.

The boy's plan was to study medicine and return to Saint Croix as a doctor. - Çocuğun planı, tıp öğrenimi yapmak ve bir doktor olarak Saint Croix'a dönmekti.

dönmek
(for something tricky) to be going on
dönmek
to repeat, stay back in class
dönmek
(yatakta) turn over
dönmek
come home
dönmek
to return, go back, come back
dönmek
to make a turn (at), turn
dönmek
to turn; to return, to turn back, to come back, to go back, to get back; to turn into, to become, to change into/to; to change; to go round; to swing; to spin; to swivel; to swerve; to gyrate; (baş) to whirl, to swim, to spin; to change one's religion, to
dönmek
face
dönmek
go back on

I think I have to go back on a diet after Christmas. - Sanırım ben Noel'den sonra diyete geri dönmek zorundayım.

dönmek
to turn (toward)
dönmek
call back
dönmek
deflect
dönmek
gyrate
dönmek
chop round
dönmek
(dininden) abjure
dönmek
recall
dönmek
change one's mind
dönmek (gemi)
put about
dört dönmek
to search everywhere
dört dönmek
1. to search desperately for a remedy. 2. to scurry around
dışa dönmek
turn out
eksen etrafında dönmek
pivot
eksen çevresinde dönmek
rotate
eli boş dönmek
to return empty-handed
emeki sağdıç emeğine dönmek
not to benefit from one's work
eski haline dönmek
come back
etrafında dönmek
round
etrafında dönmek
circuit
etrafında dört dönmek
dance attandance on smb
etrafında dört dönmek
to hover around, pay great attention to
etrafında dört dönmek
to hover around
eşekten düşmüş karpuza dönmek
slang 1. to be shocked. 2. to find oneself in trouble
fıldır fıldır dönmek
whirl
fır dönmek
to hover around (sb)
fır dönmek
hover around somebody
fır dönmek
to hover around (someone), be in constant attendance upon (someone)
fırıl fırıl dönmek
eddy
fırıl fırıl dönmek
to whirl, to spin round
fırıl fırıl dönmek
reel
fırıl fırıl dönmek
whirl
fırıl fırıl dönmek
swirl
fırıl fırıl dönmek
(etrafında) whirl about
fırıl fırıl dönmek
whirl round
fırıl fırıl dönmek
sleep
fırıl fırıl dönmek
spin
fırıl fırıl dönmek
spin round
fırıl fırıl dönmek
twirl
geldiği yoldan geri dönmek
retrace one's steps
geri dönmek
(tazı) hark back
geri dönmek
return to

In order to return to our era, what should we do? - Çağımıza geri dönmek için ne yapmalıyız?

I want to return to work. - İşe geri dönmek istiyorum.

geri dönmek
to come back, to return, to get back
geri dönmek
turn back

It's too late to turn back now. - Şimdi geri dönmek için çok geç.

We're going to have to turn back. - Geri dönmek zorunda kalacağız.

geri dönmek
to come back, go back, return
geri dönmek
put back
geriye dönmek
face about
geriye dönmek
turn around
girdap gibi dönmek
swirl
günaha dönmek
backslide
halvete dönmek
(for a place) to become very hot and close
harabeye dönmek
to go to rack and ruin
harabeye dönmek
lie in ruins
hayalifenere dönmek
colloq . to become nothing but skin and bones
hayata dönmek
resuscitate
hayata dönmek
revive
hızla geri dönmek
double back
iki cami arasında kalmış beynamaza dönmek
to be torn between two choices, to be in limbo
ikrarından dönmek
1. to retract one's confession. 2. to renege, go back on one's word, break one's promise
ileriye dönmek
(Bilgisayar) switch forward
ilkel haline dönmek
revert
iğne ipliğe dönmek
to become skin and bones, to pine away, to waste away
iğne ipliğe dönmek
to become very thin, turn to skin and bones
iğne yutmuş maymuna dönmek/ yemiş ite dönmek
to turn to skin and bones
işe geri dönmek
get back to the grindstone
kabusa dönmek
turn into a nightmare
kadınlar hamamına dönmek
(for a place) to become very noisy
kafası dönmek
1. to be confused and perplexed. 2. to feel dizzy
kalbura dönmek
to be riddled
kalbura dönmek
to be riddled with holes
Türkçe - Türkçe

-a dönmek teriminin Türkçe Türkçe sözlükte anlamı

sine-i millete dönmek
Milletin vekilliğinden ayrılıp, milletin kendisine, içine, onun bağrına, sinesine dönmek, halkın arasına karışmak. Seçimlerde yeterli oyu alarak meclise gönderilen bir partinin, "millete rağmen" millet aleyhine gelişen bir oluşumu önlemek için, demokratik ortamda yapılabilecek her şeyi yaptıktan, denenebilecek her yolu denedikten sonra, yine de çözüme ulaşamaması durumunda bütün milletvekillerinin son çare olarak topyekün istifa etmesi şeklinde gerçekleştirebilecek bir eylemdir
dönmek
Geri gelmek, geri gitmek: "Ertesi gün aynı yoldan Bodrum'a döndük."- Halikarnas Balıkçısı
dönmek
Sınıfta kalmak
dönmek
Bir şeyi andıracak duruma girmek, benzemek: "Dikmen yolları, mabede adak için gidenlerin yollarına dönmüştü."- A. Gündüz
dönmek
Bırakılan bir konu veya işe başlamak; söz konusu etmek, hatırlamak
dönmek
Yönelmek
dönmek
Hileyle, gizlice yapılmak
dönmek
Yönetilmek, düzene konulmak, çekip çevrilmek
dönmek
Durumdan duruma geçmek, değişmek, olduğundan daha değişik bir durum almak, benzemek
dönmek
Kendi ekseni üzerinde veya başka bir şeyin dolayında hareket etmek: "İçeride anahtarın acı bir gıcırtısıyla döndüğünü duydum."- Y. Z. Ortaç
dönmek
Sapmak: "Gülümseyerek bir köşeyi döndü."- P. Safa
dönmek
Durumdan duruma geçmek, değişmek, olduğundan daha değişik bir durum almak, benzemek: "Erkekler tekaüt olunca çocuğa dönüyorlar."- R. N. Güntekin
dönmek
Geri gelmek, geri gitmek
dönmek
Sınıfta kalmak. İnanç, din veya düşüncesini değiştirmek: "... annesinin İtalyan Yahudisi iken döndüğünü söylemişti."- Ö. Seyfettin
dönmek
Belirli bir yerde dolaşmak
dönmek
Bir şeyi andıracak duruma girmek, benzemek
dönmek
Kendini bir yandan bir yana çevirmek
dönmek
Söz konusu etmek, hatırlamak: "Biz yine onun gençliğine, lise öğretmeni olduğu zamana dönelim."- H. Taner
dönmek
Bırakılan bir konu veya işe başlamak
dönmek
Sapmak
dönmek
Hileyle, gizlice yapılmak: "Burada bir şeyler oluyor, bir şeyler dönüyor, ama anlayamıyorum."- R. H. Karay
dönmek
Yönelmek: "Babam birdenbire bana döndü."- S. F. Abasıyanık
dönmek
Kendi ekseni üzerinde veya başka bir şeyin dolayında hareket etmek
dönmek
İnanç, din veya düşüncesini değiştirmek
İngilizce - Türkçe

-a dönmek teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı

swerve aniden yana sapmak; sapmak, dönmek; saptirmak, döndürmek
(amaçtan) ani dönüş, sapma
tersine dönmek
Become reversed
yüzseksen derece tersine dönmek
(deyim) Be at the exact opposite end of the spectrum

If finding a beautiful girl for the first time was hard, this time it was at the exact opposite end of the spectrum.

-a dönmek