(-e doğru)yönelmek

listen to the pronunciation of (-e doğru)yönelmek
Türkçe - İngilizce

(-e doğru)yönelmek teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı

(-e doğru)yönelmek
veer

She veered closer to the building.

doğru
accurate

Honestly, I am not the most accurate person on earth. - Dürüst olmak gerekirse, ben dünyada en doğru kişi değilim.

Your analysis of the situation is accurate. - Sizin durum analiziniz doğrudur.

doğru
true

His story may not be true. - Hikâyesi doğru olmayabilir.

The story seems true. - Hikâye doğru görünüyor.

doğru dürüst
properly

Don't play dumb. Answer my question properly! - Aptal numarası yapma. Soruma doğru dürüst cevap ver.

Are you brushing your teeth properly? - Dişini doğru dürüst fırçalıyor musun?

e doğru
inward
doğru
straight

Show us the straight path. - Bize doğru yolu göster.

He said the words came straight from his heart. - O kelimelerin doğruca kalbinden geldiğini söyledi.

doğru
right

One of these two methods is right. - Bu iki yöntemden biri doğrudur.

It is right that you should write it. - Onu yazman gerektiği doğrudur.

doğru
through

The man looked at Tom, then vanished through the stage door out into the dark London street. - Adam Tom'a baktı, sonra sahne kapısından dışarı karanlık Londra caddesine doğru gözden kayboldu.

The submarine had to break through a thin sheet of ice to surface. - Denizaltı yüzeye doğru ince bir buz tabakasını yarıp geçmek zorunda kaldı.

-e doğru
toward
e doğru
towards
geriye doğru
backwards

Life can only be understood backwards, but it must be lived forwards. - Hayat sadece geriye doğru anlaşılabilir ama ileriye doğru yaşanmalıdır.

Tom is walking backwards. - Tom geriye doğru yürüyor.

doğru
authentic
doğru
for

He is the proper person for the job. - O, iş için doğru kişidir.

If my parents punished me for something I didn't do, I would tell them the truth and try to convince them of my innocence. - Eğer yapmadığım bir şey için ailem beni cezalandırdıysa , onlara doğruları söylerdim ve benim masumiyetle ilgili onları ikna etmeye çalışırdım.

doğru
(Hukuk) fair

Tom is telling the truth, I'm fairly certain. - Tom doğruyu söylüyor, ben oldukça eminim.

As soon as the three doctors had left the room, the Fairy went to Pinocchio's bed and, touching him on the forehead, noticed that he was burning with fever. - Üç doktor odadan çıkar çıkmaz Peri, Pinokyo'nun yatağına doğru gitti ve alnına dokununca onun ateşler içinde yandığını gördü.

doğru
fair enough
askerlik yapmayı doğru bulmayan kimse
conscientious objector
doğru
due

Due to Tom's behavior, the court is convinced that Mary's account is accurate. - Tom'un davranışı nedeniyle mahkeme Mary'nin hesabının doğru olduğuna inanıyor.

doğru varsaymak
postulate
doğru yol
the right way

Excuse me, but is this the right way to the subway station? - Affedersiniz,ama bu metro istasyonu için doğru yol mu?

Is this the right way to the station? - Bu, istasyona giden doğru yol mu?

geriye doğru
backward

Tom is walking backwards. - Tom geriye doğru yürüyor.

Tom bends over backwards to please Mary. - Tom Mary'yi memnun etmek için geriye doğru eğilir.

-e doğru yönelmek
(Dilbilim) head towards
doğru dürüst
decent
doğru dürüst
straight
doğru dürüst
aright
doğru dürüst
real
doğru dürüst
decently
doğru dürüst
duly
doğru düzgün
straight
doğru ve dürüst
fair and square
eve doğru
homeward-bound
geriye doğru sürmek
back up
gerçek doğru
(Bilgisayar) real line
ileri doğru
forward
ileriye doğru
forwardly
ileriye doğru
frontward
ileriye doğru
on
ileriye doğru eğilmek
(Dilbilim) lean forward
ileriye doğru hareket
course
ileriye doğru sürmek
propel
kesik çizgili doğru
dotted line
tepeden köke doğru kurumak
die back
geriye doğru sürmek
back
doğru
faithful
başını öne doğru eğmek
lower one's head
başını öne doğru eğmek
bow one's head
başını öne doğru eğmek
bend one's head
bir yere doğru bakan (ev, oda vb.)
minister to a place (house, room, etc.)
doğru
above board
doğru bir biçimde
properly
doğru cevap
right answer
doğru cevap
correct answer
doğru söz
correct words
yukarı doğru hareket ettirmek
move up
doğru doğru
hear! hear!
doğru doğru
expression of agreement
doğru doğru dosdoğru .... The exact truth
(of the matter) is that
(-e doğru)yönelmek