şirket teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı
- (Hukuk) company
The purchase is on the company's account.
- Alım, şirketin hesabında.
Our company is going to be left behind too if we don't create an environment in which we can get instant Internet access.
- Acil internet girişi olan bir çevre yaratmazsak, bizim şirketimizde geride kalacak.
- firm
There's a rumor in the air that the firm is going into bankruptcy.
- Şirketin iflas edeceği hakkında dolaşan bir söylenti var.
She is closely associated with the firm.
- Şirket ile yakından ilişkilidir.
- law partnership, joint ownership
- concern
- company, firm, corporation; partnership ortaklık
- enterprise
- house
We hired a company to get rid of the insects under our house.
- Evimizin altındaki böceklerden kurtulmak için bir şirket kiraladık.
This drink is on the house.
- Bu içki şirkettendir.
- corporation
Other factors of importance, which make litigation of large corporations more difficult, are the size and complexity of their activities.
- Büyük şirketleri dava etmeyi zorlaştıran diğer önemli etkenler de faaliyetlerinin boyutları ve karmaşıklığıdır.
She works for a large American corporation.
- Büyük bir Amerikan şirketi için çalışıyor.
- com. company, firm; corporation
- establishment
This establishment attracts a clientele of both tourists and businessmen.
- Bu şirket hem turistlerden hem de iş adamlarından müşteri çekiyor.
- (Ticaret) incorporation
- Inc
- (Ticaret) business
He was groomed from a young age to take over the family business.
- Küçük yaştan itibaren aile şirketini devralmak için yetiştirildi.
Our trading companies do business all over the world.
- Ticari şirketlerimiz bütün dünyada işlerini yaparlar.
- company name
- organization
The small company was taken over by a large organization.
- Küçük şirket, büyük bir organizasyon tarafından devralındı.
- corporate
Corporate bankruptcies continued at a high level last month.
- Şirket iflasları geçen ay yüksek bir düzeyde devam etti.
The corporate headquarters is in Los Angeles.
- Şirket merkezi Los Angeles'ta.
- operator
- business firm
- society
- partner
I bought out my partner and now the company is mine.
- Ortağımın yasal haklarını satın aldım ve artık şirket benim.
- şirket sözleşmesi
- articles
- şirket ana sözleşmesi
- (Kanun) Memorandum of association
- şirket ortaği
- corporate partners
- şirket sözleşmesi
- Articles of association
- şirket doktoru
- house physician
- şirket gazetesi
- house organ
- şirket gezisi
- company outing
- şirket hesabına
- on the house
- şirket organı
- house organ
- şirket yasası
- (Hukuk) company law
- şirket yönetim kurulu üyesi
- (Ticaret) company director
- şirket/bölüm
- (Bilgisayar) company/dept
- bağlı şirket
- affiliate
- anonim şirket
- (Ticaret) stock joint company
- anonim şirket
- (Ticaret) shares company
- anonim şirket
- (Ticaret) incorporate
- anonim şirket
- (Ticaret) share company
- anonim şirket
- (Ticaret) incorporated
- anonim şirket
- (Ticaret) joint company
- anonim şirket
- (Ticaret) company limited by shares
- anonim şirket
- (Ticaret) incorporation
- anonim şirket haline getirmek
- incorporate
- holding şirket
- (Kanun) conglomerate
- kolektif şirket
- collective
- kollektif şirket
- (Ticaret) ordinary partnership
- kollektif şirket
- (Ticaret) general partnership
- limited (şirket)
- (Ticaret) limited
- limited şirket
- (Kanun) company with limited liability
- limitet şirket
- (Ticaret) incorporated company
- tabi şirket
- (Ticaret) subsidiary company
- yavru şirket
- (Ticaret) subsidiary
- yavru şirket
- filial
- şirket birleşmesi
- (Ticaret) merger
- şirket kurmak
- (Ticaret) establish a company
- şirketler
- interfirm
- şirket içi
- intercorporate
- anonim şirket
- Joint stock company, joint stock corporation, incorporated company, stock corporation, stock company
- anonim şirket
- Incorporated company (Co. Inc.)
- halka açık şirket
- Public company
- Şirket içi
- intra-firm
- şirket içi
- on-premise
- şirketler
- companys
- şirketler
- companies
Although the economy is weak, some companies are still making a profit.
- Ekonomi zayıf olmasına rağmen, bazı şirketler hâlâ kazanç sağlıyor.
Some companies have guards at the front desk instead of receptionists.
- Bazı şirketlerin resepsiyonda resepsiyonist yerine korumaları var.
- Londra'nın eski loncalarını temsil eden şirket
- City company
- adi şirket
- unincorporated company
- adi şirket
- unincorporated association
- adi şirket
- (Hukuk) ordinary partnership
- anonim şirket
- stock company
- anonim şirket
- joint-stock company
- anonim şirket
- (Hukuk) joint stock company
- anonim şirket
- stock corporation
- anonim şirket
- incorporated company, joint stock company
- anonim şirket
- joint stock corporation
- anonim şirket
- incorporated company
- aynı holdinge bağlı şirket
- daughter company
- ayrıcalıklı şirket
- chartered company
- balon şirket
- (Kanun) bubble company
- bayi şirket
- (Ticaret) branch company
- bağlı şirket
- affiliated company
- bağımsız şirket
- (Hukuk) independent entity
- başka şirket hisselerine yatırım yapan şirket
- mutual fund
- bengal'deki şirket temsilcisi
- banian
- bilinmeyen şirket
- (Bilgisayar) company unknown
- bir şirket yönetmek
- run a company
- büyük ve güvenilir şirket
- (Ticaret) blue chip company
- dolandırıcı şirket
- bubble company
- ecnebi şirket
- (Ticaret) alien corporation
- ferdi holding şirket
- (Ticaret) personal holding company
- garanti ile sınırlı şirket
- (Ticaret) company limited by guarantee
- hedef şirket
- offeree company
- hedeflenen şirket
- target company
- hisse senedi çıkaran şirket
- issuer
- iflas etmek üzere şirket
- lame duck
- kardeş şirket
- daughter company
- kolektif ortaklık/şirket
- unlimited company; general partnership
- kollektif şirket
- (Hukuk) unlimited company (general partnership)
- kollektif şirket
- unlimited company
- komandit şirket
- (Hukuk) commandite
- komandit şirket
- limited partnership
- kâr eden şirket
- (Hukuk) (firma) profit-making company (firm)
- limited şirket
- incorporated company
- limited şirket
- limited company
- limited şirket
- (Hukuk) limited liability companies
- limitet şirket
- limited company, limited-liability company
- limitet şirket
- limited company, limited liability company
- mali şirket
- (Ticaret) financial company
- merkezi new york'ta olan şirket
- a New York based company
- milli şirket
- (Ticaret) domestic corporation
- nihai ana şirket
- ultimate parent company
- paravan şirket
- front
- paravan şirket
- dishonest company, fly-by-night company, bubble company
- selef şirket
- (Ticaret) predecessor company
- sermayesi bölünmüş şirket
- joint stock company
- tabi şirket
- (Hukuk) subsidiary
- tali şirket
- (Hukuk) subsidiary
- tarife dışı şirket
- (Ticaret) nontariff company
- tarife dışı şirket
- (Sigorta) non-tariff company
- ticari şirket
- (Hukuk) trading companies
- uluslar aşırı şirket
- (Hukuk) transnational corporation
- yabancı şirket müdürü
- (çin) taipan
- yerel şirket
- (Ticaret) local corporation
- yerli şirket
- local company
- yerli şirket
- domestic corporation
- yerli şirket
- (Ticaret) local corporation
- yurt içi şirket
- (Ticaret) domestic corporation
- çokuluslu şirket
- multinational company
- özel şirket
- private company
Is this a public or private company?
- Bu bir kamu ya da özel şirket mi?
- özel şirket
- private corporation
- şirket yetkilisi
- authorized person
- şirket yetkilisi
- (Ticaret) company executive