Baudelaire's poetry is magnificent.
- Baudelaire'in şiirleri muhteşemdir.
Tom likes modern poetry.
- Tom modern şiirlerden hoşlanır.
This poem was originally written in French.
- Bu şiir, orijinal olarak Fransızca yazılmıştır.
Ann likes to write poems.
- Ann, şiir yazmayı sever.
Flowers are so fragile and so beautiful, that you can't speak about them without poetry or metaphors.
- Çiçekler o kadar narin ve güzeldir ki şiirler ve metaforlar olmadan onlar hakkında konuşamazsın.
No definition of poetry is adequate unless it be poetry itself.
- Onun kendisi şiir olmadıkça, şiirle ilgili hiçbir tanım yeterli değildir.
Songs and poems were written about him.
- Onun hakkında şarkılar ve şiirler yazıldı.
Every day you should at least listen to a short song, read a good poem, look at a beautiful picture, and, if possible, say several intelligent words.
- Her gün en azından kısa bir şarkıyı dinlemelisin, iyi bir şiir okumalısın, güzel bir tabloya bakmalısın ve mümkünse, birkaç zeki sözler söylemelisin.
The sweetness of Interlingua was more suited to my poetic vision.
- Interlingua'nın tatlılığı benim şiirsel vizyonum için daha uygundur.
Mary always greatly enjoyed reading Tom's poetic letters.
- Mary her zaman Tom'un şiirsel mektuplarını okumaktan büyük zevk aldı.
You should read Shakespeare's sonnets.
- Şekspirin şiirlerini okumalısın.
This poem is composed of four verses, each of which has five lines.
- Bu şiir her birinin beş dizesi olan dört kıtadan oluşur.
A haiku is one type of poem.
- Bir haiku bir şiir türüdür.
A Haiku is a very short poem.
- Bir Haiku çok kısa bir şiirdir.
He still writes poems.
- O hâlâ şiirler yazıyor.
She still writes poems.
- O hâlâ şiirler yazıyor.