şişine teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı
- swell
- To become bigger, especially due to being engorged
- Excellent
- {n} an extension of bulk, an increase, anger, a wave or rolling of the sea
- To be puffed up or bloated; as, to swell with pride
- To be turgid, bombastic, or extravagant; as, swelling words; a swelling style
- {i} act of swelling, distention; swollen part, protuberance; gradual increase; surge of feeling or emotion; long unbroken wave; elevation of land, slope; crescendo followed by a diminuendo (Music)
- A device for controlling the volume of a pipe organ
- Gradual increase of sound
- become filled with pride, arrogance, or anger; "The mother was swelling with importance when she spoke of her son"
- All waves affecting a site not generated by the local wind field These waves could come from distant storms or from a recent storm in the local area
- Increase in height; elevation; rise
- cause to become swollen; "The water swells the wood"
- increase in size, magnitude, number, or intensity; "The music swelled to a crescendo"
- Ocean waves that have traveled out of their generating area Swell characteristically exhibits a more regular and longer period and has flatter wave crests than waves within their fetch
- Ocean waves that have traveled out of their fetch Swell characteristically exhibits a more regular and longer period, and has flatter crests than waves within their fetch
- To raise to arrogance; to puff up; to inflate; as, to be swelled with pride or haughtiness
- To increase in size or extent by any addition; to increase in volume or force; as, a river swells, and overflows its banks; sounds swell or diminish
- A gradual increase and decrease of the volume of sound; the crescendo and diminuendo combined; generally indicated by the sign
- şiş
- {i} skewer
Could you cook a skewer for me, please?
- Bana bir şiş pişirir misin, lütfen?
Yesterday I ate 10 skewers.
- Dün 10 tane şiş yedim.
- şiş
- swelling
Put some ice on your ankle to keep the swelling down.
- Şişmeyi engellemek için ayak bileğine biraz buz koy.
You should put an ice pack on your ankle to keep the swelling down.
- Şişmeyi engellemek için ayak bileğine bir buz torbası koymalısın.
- şiş
- {i} spit
In spite of being fat, she was pretty.
- Şişman olmasına rağmen güzeldi.
- şiş
- (Mekanik) pin
Tom took a bottle of pink pills out of his pocket.
- Tom cebinden pembe bir hap şişesi çıkardı.
- şiş
- (Tıp) tubercle
- şiş
- excrescence
- şiş
- puffy
Have you been crying all night? Your eyes are all puffy.
- Bütün gece ağlıyor muydun? Gözlerin tamamen şişmiş.
- şiş
- tumour
Swollen lymph nodes are usually found near the site of an infection, tumour, or inflammation.
- Şişmiş lenf düğümleri genellikle enfeksiyon, tümör ya da iltihap barındıran bölgelerin civarında olur.
- şiş
- cooked on a skewer
- şiş
- tumor
- şiş
- poker
- şiş
- bilge
- şiş
- shish kebab
- şiş
- turgescence
- şiş
- blain
- şiş
- bulgy
- şiş
- bulge
- şiş
- concretion
- şiş
- puff up
- şiş
- bulging
He has bulging biceps.
- Onun şişkin pazısı var.
Her pockets were bulging with walnuts.
- Onun cepleri cevizlerle şişkindi.
- şiş
- lump
- şiş
- tumescent
- şiş
- bump
- şiş
- swollen
My feet are a little swollen.
- Ayaklarım biraz şişti.
My little finger is swollen.
- Benim küçük parmağım şişti.
- şiş
- {f} swelled
Tom twisted his ankle and it swelled up.
- Tom bileğini burktu ve o şişti.
- şiş
- shish
- şiş
- (fırın) roasting jack
- şiş
- tumefaction
- şiş
- needle
I pulled out my knitting needles.
- Örgü şişlerimi çıkardım.
Mary pulled out her knitting needles and started to knit.
- Mary örme şişlerini çıkardı ve örmeye başladı.
- şiş
- blown up
- şiş
- skewer; spit
- şiş
- wart
- şiş
- rising
- şiş
- turgid
- şiş
- broach
- şiş
- swollen; protuberant; swelling, bulge, bump
- şiş
- protuberant
- şiş
- (food) cooked on a skewer: şiş kebap shish kebab
- şiş
- swell
The toothache made his face swell up.
- Diş ağrısı onun yüzünü şişirdi.
You should put an ice pack on your ankle to keep the swelling down.
- Şişmeyi engellemek için ayak bileğine bir buz torbası koymalısın.
- şiş
- knitting needle
I pulled out my knitting needles.
- Örgü şişlerimi çıkardım.
Mary pulled out her knitting needles and started to knit.
- Mary örme şişlerini çıkardı ve örmeye başladı.
- şiş
- (kebap) spit
- şiş
- node
Swollen lymph nodes are usually found near the site of an infection, tumour, or inflammation.
- Şişmiş lenf düğümleri genellikle enfeksiyon, tümör ya da iltihap barındıran bölgelerin civarında olur.