I figured it was easier to do it this way.
- Onu bu şekilde yapmanın daha kolay olduğunu düşündüm.
I can't make out these figures.
- Bu şekilleri anlayamam.
The old house was in bad shape.
- Eski ev kötü bir şekildeydi.
Modern bridges are similar in shape.
- Modern köprüler şekil olarak benzer.
A form appeared in the darkness.
- Karanlıkta bir şekil belirdi.
Communication takes many forms.
- İletişim birçok şekiller alır.
Patterns of married life are changing a lot.
- Evlilik yaşam şekilleri çok değişiyor.
His face is distorted by pain.
- Onun yüzü acıdan şekil değiştirmişti.
Mary laid on her bed, crying with her face buried into her pillow.
- Mary yatağına uzandı, yüzü yastığına gömülü şekilde ağladı.
You have to read between the lines to get the most out of anything.
- En iyi şekilde yararlanmak için satır aralarını iyi okumak zorundasın.
The refugee crossed the line safely.
- Mülteciler güvenli bir şekilde sınır çizgisini geçtiler.
A wise man would not act in that way.
- Akıllı bir adam bu şekilde hareket etmezdi.
Hanako turned out to be a surprisingly nice person.
- Hanako'nun şaşırtıcı şekilde hoş bir insan olduğu ortaya çıktı.
Tom doesn't know how things turned out this way.
- Tom şeylerin bu şekilde ortaya nasıl çıktığını bilmiyor.