şeki̇l teriminin Türkçe İngilizce sözlükte anlamı
- şekil
- mold
- şekil
- figure
I figured it was easier to do it this way.
- Onu bu şekilde yapmanın daha kolay olduğunu düşündüm.
These figures don't add up.
- Bu şekiller toplanmaz.
- şekil
- shape
Modern bridges are similar in shape.
- Modern köprüler şekil olarak benzer.
Our political system was shaped by feudal traditions.
- Siyasi sistemimiz feodal gelenekler tarafından şekillendirilmişti.
- şekil
- mould
- şekil
- form
A form appeared in the darkness.
- Karanlıkta bir şekil belirdi.
I formulated it wrongly.
- Onu yanlış şekilde formüle ettim.
- şekil
- image
- şekil vermek
- give shape
- şekil vermek
- mould
- şekil vermek
- shape
- şekil vermek
- mold
- şekil
- (Hukuk) modality
- şekil
- turn
Hanako turned out to be a surprisingly nice person.
- Hanako'nun şaşırtıcı şekilde hoş bir insan olduğu ortaya çıktı.
Surprisingly enough, he turned out to be a thief.
- Şaşırtıcı şekilde, onun bir hırsız olduğu ortaya çıktı.
- şekil
- figure , shape
- şekil
- way, manner
- şekil
- wise
A wise man would not act in that way.
- Akıllı bir adam bu şekilde hareket etmezdi.
- şekil
- diagram, figure, illustration
- şekil
- semblance
- şekil
- kind, sort, variety
- şekil
- morpho
- şekil
- face
Mary laid on her bed, crying with her face buried into her pillow.
- Mary yatağına uzandı, yüzü yastığına gömülü şekilde ağladı.
If you talk to me that way again, I'm going to smash your face in.
- Benimle tekrar o şekilde konuşursan, yüzünü parçalayacağım.
- şekil
- condition, state
- şekil
- contour
- şekil
- illustration
- şekil
- shape, form; diagram, figure; way, manner
- şekil vermek
- style
- şekil değiştirme
- transfiguration
- şekil almak
- form
- şekil almak
- jell
- şekil almak
- take form
- şekil almak
- shape
- şekil almak
- take shape
- şekil bozukluğu
- malformation
- şekil bozukluğu
- deformity
- şekil değiştirme
- transformation
- şekil değiştirme
- deformation
- şekil ve içerik olarak
- (Ticaret) as to form and substance
- şekil ve şemail
- appearance
- şekil verici
- shaper
- şekil verilebilirlik
- plasticity
- şekil verme
- forming
- şekil vermek
- form
- şekil vermek
- give form
- şekil vermek
- to give form/shape (to)
- şekil vermek
- set
- şekil vermek
- stamp out
- şekil vermek
- dress
- şekil çizmek
- diagrammatize
- şekil şekil
- all kinds of, many different kinds of
- şekil
- pattern
Patterns of married life are changing a lot.
- Evlilik yaşam şekilleri çok değişiyor.
- dört üçgen yüzlü şekil
- tetrahedron
- elle şekil verilmiş
- fashioned
- geometrik şekil
- (Matematik) figure
- model şekil verici
- (Askeri) former
- on iki yüzlü şekil
- dodecahedron
- otomatik şekil
- (Bilgisayar) autoshapes
- otomatik şekil
- (Bilgisayar) an autoshape
- otomatik şekil
- (Bilgisayar) autoshape
- şekil
- printing
- şekil
- format
- şekil
- cast
- şekil
- delineate
- şekil
- (Tıp) forme
- şekil
- vein
- şekil
- conformation
- şekil
- outline
- şekil
- line
At the bus stop, people waited in orderly lines, but as soon as the bus pulled up, the line broke up.
- Otobüs durağında,insanlar düzgün bir şekilde sırada beklediler.Filhakika otobüs durur durmaz sıra bozuldu.
The refugee crossed the line safely.
- Mülteciler güvenli bir şekilde sınır çizgisini geçtiler.
- şekil
- diagram
- şekil
- configuration
- aerodinamik şekil
- streamline
- aerodinamik şekil
- streamline shape
- aynı şekil
- kind
I'm sorry, I'll pay you back in kind.
- Özür dilerim. Aynı şekilde sana geri ödeyeceğim.
- beş yüzlü şekil
- pentahedron
- daha fazla otomatik şekil
- (Bilgisayar) more autoshapes
- dört açılı şekil
- tetragon
- dört yapraklı şekil
- quatrefoil
- dört yüzlü şekil
- tetrahedron
- dörtkenarlı şekil
- quadrilateral
- elle şekil verme
- hand molding
- eşkenar şekil
- equilateral
- garip şekil
- grotesque
- geometrik şekil
- geometric figure
- gerçek şekil
- (Bilgisayar) true form
- hukuki işlemlerde şekil
- (Kanun) form of juristic acts
- kabartma resim veya şekil
- cartouch
- kabartma resim veya şekil
- cartouche
- kafa şekil bozukluğu ve zekâ geriliği hastalığı
- mongolism
- kemiğin şekil bozukluğundan kırılması
- osteoclasis
- kolay şekil alan
- waxen
- kolay şekil alan
- waxy
- nihai şekil
- final form
- oniki açılı şekil
- dodecagon
- oniki yüzlü şekil
- dodecahedron
- oyma kabartmalı şekil
- glyph
- saça şekil vermek
- hairdressing
- serbest şekil
- (Bilgisayar) freehand shape
- standart şekil
- (Askeri) standard pattern
- tahtaya şekil veya resim çizerek konuşma
- chalk talk
- tane şekil faktörü
- grain shape factor
- viskoz şekil değiştirme
- viscous strain
- yuvarlak şekil
- round shape
- şekil
- eidolon
- şekil
- feature
- şekil
- figuration
- şekil
- effigy
- şekil
- shadow
- şekil
- model
- şekil
- species