They sang a Christmas carol.
The sunshine struck hot on his fur, soft breezes caressed his heated brow, and after the seclusion of the cellarage he had lived in so long the carol of happy birds fell on his dulled hearing almost like a shout.
The girls came singing toward the crowd.
- Kızlar kalabalığa doğru şarkı söyleyerek geldi.
We all felt embarrassed to sing a song in public.
- Hepimiz halkın önünde bir şarkı söylemeye utandık.
They sang on the stage in turn.
- Onlar sahnede sırayla şarkı söylediler.
John played guitar and his friends sang.
- John gitar çaldı ve arkadaşları şarkı söyledi.
The girls came singing toward the crowd.
- Kızlar kalabalığa doğru şarkı söyleyerek geldi.
Suddenly, my mother started singing.
- Aniden, annem şarkı söylemeye başladı.
Until last night, I had never sung in French.
- Dün geceye kadar, hiç Fransızca şarkı söylemedim.
Tom hasn't sung in years.
- Tom yıllarca şarkı söylemedi.