Tom was supervising workers at the worksite.
- Tom, şantiyedeki işçileri denetliyordu.
We have ninety minutes to carry the concrete from the mixing plant to the worksite.
- Karıştırma tesisinden şantiyeye beton taşımak için doksan dakikamız var.
On building sites, hard hats must be worn at all times.
- Şantiyelerde, baretler her zaman takılmalıdır.
I work on a building site.
- Ben bir şantiyede çalışıyorum.
Builders, like my cousin, often have to carry heavy materials to site.
- Kuzenim gibi inşaatçılar, sık sık şantiyeye ağır malzemeler taşımak zorundalar.
Jamal was fired from the construction site.
- Jamal şantiyeden kovuldu.