şansıma

listen to the pronunciation of şansıma
Türkçe - İngilizce
as luck would have it
just my luck
şans
luck

I know what a lucky boy I am. - Ben ne şanslı bir çocuk olduğumu biliyorum.

If it hadn't been for Lindbergh's luck and his knowledge of flying, he could never have succeeded in crossing the Atlantic. - Lindbergh'in şansı ve uçuş bilgisi olmasaydı, Atlantiği geçmeyi asla başaramazdı.

şans
fortune

He had the fortune to marry a nice girl. - Onun güzel bir kızla evlenme şansı vardı.

By good fortune, they escaped. - Iyi şans sayesinde onlar kaçtı.

şans
chance

Any chance you know where I put my keys? - Anahtarlarımı nereye koyduğumu bilmen için şans var mı?

This is your only chance. - Bu senin yegâne şansın.

şans
hap

I happened along when the car hit the boy. - Araba çocuğa çarptığında şans eseri karşılaştım.

You're very lucky you know! A such thing happen only once in a lifetime. - Bilirsin çok şanslısın! Böyle bir şey bir ömür boyu sadece bir kez olur.

şans
{i} show
şans
good fortune

By good fortune, they escaped. - Iyi şans sayesinde onlar kaçtı.

Most people judge men only by their success or their good fortune. - Çoğu insan erkekleri sadece onların başarıları ya da iyi şansıyla değerlendirir.

şans
shot

I've never seen a shot like that. - Hiç böyle bir şans görmemiştim.

This is our only shot. - Bu bizim tek şansımız.

şans
fluke
şans
odds
şans
break

Do you believe that you will get seven years of bad luck if you break a mirror? - Bir ayna kırarsan yedi yıl kötü şansa uğrayacağına inanıyor musun?

Tom can't catch a break. - Tom bir şans yakalayamaz.

şans
hep
şans
serendipity
şans
luck of
şans
by luck
şans
have chance
şans
fluky
şans
hit

You're lucky Tom didn't hit you. - Tom sana çarpmadığı için şanslısın.

I happened along when the car hit the boy. - Araba çocuğa çarptığında şans eseri karşılaştım.

şans
Good luck!

Tom wished Mary good luck. - Tom Mary'ye iyi şans diledi.

Goodbye and good luck. - Güle güle ve iyi şanslar.

şans
inning
şans
hazard
şans
turnup
şans
flukey
şans
auspiciousness
şans
star

I am giving you a star. - Sana bir şans veriyorum.

I thank my lucky stars that I'm still alive. - Hala hayatta olduğum için şansıma şükrediyorum.

şans
opportunity

We have the opportunity to make some changes. - Bazı değişiklikler yapma şansımız var.

One day, all children in Malaysia will have the opportunity to attain an excellent education. - Bir gün, Malezya'nın tüm çocukları mükemmel bir eğitime ulaşma şansına sahip olacak.

şans
luck, chance, good fortune, break
şans
innings
şans
peradventure
şans
{i} good luck

The people exulted over their good luck. - İnsanlar iyi şanslarıyla övündüler.

I wish you good luck. - Sana iyi şanslar diliyorum.

şans
haphazard
Türkçe - Türkçe

şansıma teriminin Türkçe Türkçe sözlükte anlamı

şans
Talih, baht, felek
şans
Talih, baht, felek: "Bir hafta içinde kayıplar ve kazanmalarla şansım değişti."- R. H. Karay
şansıma