It was nothing but a joke.
- Bu şakadan başka bir şey değildi.
I said so by way of a joke.
- Şaka ile öyle söyledim.
Lucy was bantered by her grandparents.
- Lucy'ye büyük ebeveynleri tarafından şaka yapıldı.
The conversation started with friendly banter but ended in bruises.
- Konuşma dostça şakayla başladı fakat morluklarla sona erdi.
Your jokes aren't funny.
- Şakaların komik değil.
It is impudent of you to make fun of adults.
- Belden aşağı şakalar yapman terbiyesizlik.
The squirrel that you kill in jest, dies in earnest.
- Şakacıktan öldürdüğün sincap ciddi olarak ölür.
Life is a jest, and all things show it, I thought so once, and now I know it.
- Bir zamanlar hayatın bir şaka olduğunu, her şeyin de bunu gösterdiğini düşünürdüm. Artık biliyorum.
He said it merely as a joke.
- O, onu sadece bir şaka olarak söyledi.
I just meant it as a joke.
- Onu sadece bir şaka olarak yaptım.
This is no time for joking.
- Şaka yapma zamanı değil.
Tom could tell that Mary wasn't joking.
- Tom Mary'nin şaka yapmadığını söyleyebilir.