I find this confusing.
- Bunu şaşırtıcı buluyorum.
This explanation sounds confusing.
- Bu açıklama şaşırtıcı gibi geliyor.
It is amazing; you should have won the prize.
- Şaşırtıcı; ödülü kazanmalıydın.
It is amazing that you won the prize.
- Ödülü kazanman şaşırtıcı.
She bears a striking resemblance to Ingrid Bergman, one of the great cinema beauties.
- O, büyük sinema güzelliklerinden biri olan Ingrid Bergman'a şaşırtıcı bir benzerlik taşımaktadır,
The number of people who die in traffic accidents is surprising.
- Trafik kazalarında ölen insan sayısı şaşırtıcıdır.
It is surprising that your wife should object.
- Karının itiraz etmesi şaşırtıcı.
Sami asked Layla a perplexing question.
- Sami, Leyla'ya şaşırtıcı bir soru sordu.
Doctors have discovered some startling facts.
- Doktorlar bazı şaşırtıcı gerçekleri keşfettiler.
The changes are startling.
- Değişiklikler şaşırtıcı.
Isn't that astounding?
- O şaşırtıcı değil mi?
The diversity of flowers in this area is astounding.
- Bu alandaki çiçek çeşitliliği şaşırtıcıdır.
The enemy suffered staggering casualities.
- Düşman şaşırtıcı kayıplara maruz kaldı.
Those numbers are staggering.
- Bu sayılar şaşırtıcı.
She was astonishingly beautiful.
- O, şaşırtıcı şekilde güzeldi.
The answer was pretty astonishing.
- Cevap oldukça şaşırtıcıydı.
Forgetting to say the graduating student's name at the graduation ceremony was a colossal miss.
- Mezuniyet töreninde mezun olan öğrencilerin adlarını söylemeyi unutmak şaşırtıcı bir başarısızlıktır.
It was puzzling to me.
- Benim için şaşırtıcıydı.
I find this puzzling.
- Bunu şaşırtıcı buluyorum.
Tom's French is surprisingly good.
- Tom'un Fransızcası şaşırtıcı biçimde iyi.
Surprisingly, he was good at singing.
- Şaşırtıcı biçimde, şarkı söylemede iyiydi.