The boy persisted in his opinion.
- Çocuk fikrinde ısrar etti.
He persisted in accomplishing his original plan.
- O, orjinal planını başarıyla tamamlamakta ısrar etti.
She insisted that I should pay the bill.
- Benim faturayı ödemem gerektiği konusunda ısrar etti.
The millionaire insisted on acquiring the masterpiece no matter how much it cost.
- Maliyeti ne kadar olursa olsun, milyoner sanat eserini alma konusunda ısrar etti.