Tom doesn't need to worry about a thing. Mary will take care of everything.
- Tom'un bir şey hakkında üzülmesine gerek yok. Mary her şeyle ilgilenecek.
Don't worry about your dog. I'll take care of him.
- Köpeğin hakkında üzülme. Ona bakacağım.
People regretted his sudden death deeply.
- İnsanlar onun ani ölümüne derinden üzüldüler.
I regret this very much.
- Bu duruma çok üzüldük.
Delight is the opposite of sorrow.
- Sevinmek, üzülmenin karşıtıdır.
Remembering it depressed me.
- Hatırlamak beni üzdü.
Reading this philosophy book is making me depressed.
- Bu felsefe kitabını okumak beni üzüyor.
Tom is depressed and upset.
- Tom depresif ve üzgün.
Remembering it depressed me.
- Hatırlamak beni üzdü.
His sense of humor was self-deprecating, a sign of his low self-esteem.
- Espri anlayışı, düşük öz saygısının bir göstergesi olarak, kendini aşağılamak üzerine kuruluydu.
It was extremely distressing.
- O son derece üzücüydü.
Mary's explanations enchanted me and desolated me all at once.
- Mary'nin açıklamaları beni büyüledi ve birdenbire beni üzdü.