üreme

listen to the pronunciation of üreme
Türkçe - İngilizce
reproduction
reproductive
seminal
propagation
proliferation
reproduction, propagation
increase
breeding

To the best of my knowledge, this chemical will prevent germs from breeding. - Bildiğim kadarıyla, bu kimyasal mikropların üremesini engelleyecek.

This chemical will prevent germs from breeding. - Bu kimyasal mikropların üremesini engeller.

semination
procreation

Procreation does not interest me. - Üreme benim ilgimi çekmiyor.

(Tıp) fertility
growth
parthenogenesis
syngenesis
üreme organları
reproductive organs
üremek
reproduce
üreme sistemi
(Biyoloji) Reproductive system
üreme hücresi
gamete
üreme hücresi
germ cell
üreme organları
genitals
üreme organları
fructification
üreme organları ayrı canlılara ait
dioecious
üreme organlarıyla ilgili
genital
üremek
{f} breed
üre
(Denizbilim) urine
üreme sistemi
(Biyoloji) reproductive organ
üre
urea
üre
carbamide
üre
procreate
üremek
multiply
eşeyli üreme
sexual reproduction
eşeysiz üreme
(Botanik, Bitkibilim) Agamospermy, asexual reproduction
üre
{f} breeding

To the best of my knowledge, this chemical will prevent germs from breeding. - Bildiğim kadarıyla, bu kimyasal mikropların üremesini engelleyecek.

This chemical will prevent germs from breeding. - Bu kimyasal mikropların üremesini engeller.

cinsel üreme
(Biyoloji,Hayvan Bilim, Zooloji) zoogamy
dişi üreme organları
gynaeceum
dişi üreme organı
pudenda
eşeysiz üreme
parthenogenesis
eşeysiz üreme
asexual reproduction
kendiliğinden türeme/üreme biol
parthenogenesis
soy içi üreme
(Tarım) inbred line
soy içi üreme
(Tarım) inbred lines
tomurcuktan üreme
proliferation
öz-üreme
(Botanik, Bitkibilim) self-fertilization
üre
ureal
üre
{f} manufacturing

They are manufacturing TV sets in this factory. - Onlar bu fabrikada TV setleri üretiyorlar.

We are planning changes to the manufacturing process. - Biz üretim sürecinde değişiklikler planlıyoruz.

üremek
increase in numbers
üremek
propagate
üremek
proliferate
üremek
to reproduce
üremek
to increase, grow; to proliferate
üremek
pullulate
üremek
increase
üremek
to reproduce, to multiply, to propagate
üremek
be reproduced
üremek
proliferous
Türkçe - Türkçe
Canlıların cinsel hücrelerinin birleşmesinden ortaya çıkan tohumla veya doğrudan doğruya oluşturdukları sporlarla çoğalmaları, tenasül
Üremek durumu
jenital
üreme organları
Organizmada üreme görevi için birlikte oluşmuş organlar bütünü
döllenmesiz üreme
Döllenmemiş yumurtanın gelişmesiyle oluşan üreme biçimi, partenojenez
eşeyli üreme
İki bireyin bir araya gelmesini gerekli kılan ve gametlerin birbirleriyle döllenmesini sağlayan üreme biçimi
kendiliğinden üreme
Her türlü bilimsel üreme olaylarının dışında, yoktan var olmayı anlatan bilim dışı kuram
Üre
kaurit tutkalı
üre
Yapay reçine verniği ve tutkalı üretiminde kullanılan billursu toz
üre
Süt ve darı ile yapılan tatlı
üre
Memelilerde protein metabolizmasının son ürünü olan ve idrarla dışarı atılan bileşik
üre
Vücutta biriken azotlu bileşik
üre
Tarımda kullanılan azotlu gübre
üre
Azotlu besinlerin vücutta yanmasıyla oluşan, erimiş bir durumda idrarla dışarı atılan azotlu madde
üre
Sakarya iline özgü bir tür köfte
üre
Yapay reçine verniği ve tutkalı üretiminde kullanılan temel gereçlerden beyaz, billursu toz
üre
Memelilerde pratein metobolizmasının son ürünü olan madde
üre
Yapay reçine verniği ve tutkalı üretiminde kullanılan beyaz ve billursu toz
üre
Sakarya iline özgü bir tatlı
üremek
Canlılar için, doğup çoğalmak
üremek
Çoğalmak, artmak
üremek
Yetişmek: "Çubuklu bahçede üreyen kızılcık da hiçbir yerde bulunmaz."- S. Birsel
üremek
Canlılar için, doğup çoğalmak: "Altı, yedi ay içinde küçük sürü üredi."- Ö. Seyfettin. Çoğalmak, artmak
üremek
Yetişmek
üreme