We cannot decide whether to go to college or not.
- Üniversiteye gidip gitmeyeceğimize karar veremeyiz.
My father would not permit me to go on to college.
- Babam üniversiteye devam etmeme izin vermezdi.
You know what my idiot son's doing? Even now he's graduated from university he spends all his time playing pachinko instead of getting a job.
- Aptal oğlumun ne yaptığını biliyor musun? Şimdi bile o üniversiteden mezun olup iş bulmak yerine pachinko oynayarak tüm vaktini harcıyor.
My university friend is against terror.
- Üniversite arkadaşım terör karşıtı.
Harvard University was founded in 1636.
- Harvard Üniversitesi, 1636'da kuruldu.
Although Go is probably the most popular Japanese game in my country, at most only a few university students know it.
- Go büyük ihtimalle benim ülkemdeki en popüler Japon oyunu olsa da o bile bazı üniversite öğrencileri dışında pek bilinmiyor.
Aren't you a bachelor?
- Sen bir üniversite mezunu musun?
My mother was a university graduate.
- Annem üniversite mezunuydu.
Tom is a college graduate.
- Tom bir üniversite mezunu.
He is an undergraduate in the law department.
- O, hukuk bölümünde bir üniversite öğrencisidir.
This is one of London's top universities.
- Bu, Londra'nın önde gelen üniversitelerinden biridir.
In this country, even universities are free of charge.
- Bu ülkede üniversiteler bile ücretsiz.