The pilgrims brought gifts from distant lands.
- Hacılar uzak ülkelerden hediyeler getirdiler.
Poland was one of the first countries to recognize the Republic of Turkey.
- Polonya, Türkiye Cumhuriyeti'ni tanıyan ilk ülkelerden biriydi.
It is rather ridiculous that, in some countries, a person cannot even release their own work into the public domain.
- Bazı ülkelerde, birinin kendi işini bile kamuya bırakamaması oldukça saçmadır.
Although Go is probably the most popular Japanese game in my country, at most only a few university students know it.
- Go büyük ihtimalle benim ülkemdeki en popüler Japon oyunu olsa da o bile bazı üniversite öğrencileri dışında pek bilinmiyor.
Pakistan is a Muslim country.
- Pakistan Müslüman bir ülkedir.
This country remains the land of the free because there are so many brave to fight for it.
- Bu ülke onun için mücadele edecek çok sayıda kahraman olduğu için özgürlerin ülkesi olarak kalmaya devam edecektir.
Settlers were forced off their land.
- Yerleşimciler ülkelerinden kovuldular.
The nation's leaders had no choice.
- Ülkenin liderlerinin hiçbir seçeneğim yoktu.
America fancies itself the world's freest nation.
- Amerika, kendisinin dünyanın en özgür ülkesi olduğundan hoşlanıyor.
There were storms in that region of the country.
- Ülkenin o bölgesinde fırtınalar vardı.
It's the coldest region in the country.
- Bu ülkede en soğuk bölgedir.
Vatican City with its 0.44 km² is the world's smallest state.
- 0.44 km²'lik Vatikan, dünyanın en küçük ülkesidir.
That country broke off diplomatic relations with the United States.
- O ülke, Amerika Birleşik Devletleri ile diplomatik ilişkileri kesti.
This billionaire has 5 homes in 4 different countries.
- Bu milyarderin 4 farklı ülkede 5 evi var.
Tell me what's happening back home.
- Bana ülkemde ne olduğunu söyle.
The territory of the country Curacao consists of the islands Curacao and Little Curacao.
- Curaçao ülkesinin toprakları, Curaçao ve Little Curacao adalarından oluşur.
The king's realm was terrorized by a dragon.
- Kralın ülkesi bir ejderha tarafından terörize edildi.
Both of my parents were brought up in the country.
- Ebeveynlerimin her ikisi de ülkede yetiştirildiler.
He says he is leaving the country for good.
- O, sürekli olarak ülkeyi terk edeceğini söylüyor.
It is rather ridiculous that, in some countries, a person cannot even release their own work into the public domain.
- Bazı ülkelerde, birinin kendi işini bile kamuya bırakamaması oldukça saçmadır.