He depends on his parents for his university fees.
- O, üniversite ücretleri için ebeveynlerinin eline bakıyor.
I won't be able to go travelling until the requisite visa fees are paid.
- Ben gerekli vize ücretleri ödenene kadar seyahata gidemeyeceğim.
What's the price of this umbrella?
- Bu şemsiyenin ücreti nedir?
Tom won't lower the price.
- Tom ücreti indirmeyecek.
The lawyer's fee was very high.
- Avukatın ücreti çok yüksekti.
How much is the entrance fee?
- Giriş ücreti ne kadardır?
The union was modest in its wage demands.
- Sendika ücret taleplerinde mütevazı idi.
The union won a 5% wage increase.
- Sendika, % 5 oranında ücret artışı kazandı.
Do you charge for delivery?
- Teslimat için bir ücret alıyor musunuz?
What are the charges in this hotel?
- Bu otelde ücretler nedir?
The cost of the air fare is higher than of the rail fare.
- Uçak bileti ücretinin tutarı tren bileti ücretinden daha yüksek.
How much does it cost to get in?
- İçeri girmenin ücreti ne kadar?
How much is your hourly pay?
- Saatlik ücretin ne kadar?
Poor Japanese immigrants were willing to work for low pay.
- Fakir Japon göçmenler düşük ücretle çalışmaya istekliydiler.
He promised to pay us high wages.
- Bize yüksek ücret ödemeye söz verdi.
The leaders of the Union agitated for higher wages.
- Sendikanın liderleri, daha yüksek ücret için ortalığı karıştırıyorlardı.
Is there a special rate for this tour?
- Bu tur için özel bir ücret var mı?
Bus rates have stayed the same for two years.
- Otobüs ücretleri iki yıl aynı kaldı.
The fee includes the payment for professional services needed to complete the survey.
- Araştırmayı tamamlamak için gereken mesleki hizmetler ücrete dahildir.
We've hired Tom to paint our garage.
- Garajımızı boyaması için Tom'u ücretle tuttuk.
It wasn't my idea to hire him.
- Onu ücretle çalıştırmak benim fikrim değildi.
The professor who invented it has the right to reasonable remuneration from the university.
- Onu icat eden profesör, üniversiteden makul bir ücret hakkına sahip
If necessary, I have no objection to paying a special fee.
- Eğer gerekliyse, özel bir ücret ödemeye hiçbir itirazım olmaz.
I have no objection to paying a special fee if it is necessary.
- Gerekirse özel bir ücret ödeme konusunda herhangi bir itirazım yok.
I'm not the only one who doesn't have enough money to pay the membership fee.
- Üyelik ücretini ödemek için yeterli paraya sahip olmayan tek kişi ben değilim.
A higher minimum wage can raise earnings and reduce poverty.
- Daha yüksek asgari ücret, kazançları yükseltip yoksulluğu azaltabilir.
What's the minimum salary in Italy?
- İtalya'da asgari ücret nedir?
The workers pushed for a raise in salary.
- İşçiler ücret artışı istediler.
A higher minimum wage can raise earnings and reduce poverty.
- Daha yüksek asgari ücret, kazançları yükseltip yoksulluğu azaltabilir.
Those who have not paid their dues are asked to see me at the end of class.
- Ücretlerini ödememiş olanların dersin sonunda beni görmeleri isteniyor.