özgürleştirmek

listen to the pronunciation of özgürleştirmek
Türkçe - İngilizce
to free
free

They would not fight to free the slaves. - Onlar köleleri özgürleştirmek için savaşmazlardı.

özgür
free

Everyone is free to contribute. - Herkes iştirâk etmekte özgürdür.

All human beings are born free and equal in dignity and rights. They are endowed with reason and conscience and should act towards one another in a spirit of brotherhood. - Tüm insanlar özgür, şeref ve haklar bakımından eşit doğar. Akıl ve vicdana sahiplerdir ve birbirlerine karşı kardeşlik ruhuyla hareket etmelidir.

özgür
{s} independent

She's a smart and independent girl. - O, akıllı ve özgür bir kız.

I want to be more independent. - Ben daha özgür olmak istiyorum.

özgür
(deyim) fancy free
özgür
liberal

He's had a liberal upbringing. - O, özgürlükçü bir terbiye aldı.

Senator Kerry was considered a liberal. - Senatör Kerry bir özgürlükçü olarak kabul edildi.

özgür
(deyim) scot free
özgür
footloose
özgür
at liberty

You are at liberty to leave any time. - Her zaman gitmekte özgürsün.

You are at liberty to state your own views. - Kendi görüşlerinizi ifade etmekte özgürsünüz.

Özgürleştirme
(Politika Siyaset) emancipation
özgür
freebsd
özgür
emancipated
Özgür
(isim) Free, independent
özgür
free; liberated serbest, hür
özgür
latitudinarian
özgür
at large
özgür
unfettered
özgür
exempt
özgür
liberty

Lincoln granted liberty to slaves. - Lincoln kölelere özgürlük verdi.

We must respect individual liberty. - Bireysel özgürlüklere saygılı olmalıyız.

özgür
rakish
özgürleştirme
freeing
Türkçe - Türkçe
Özgür olmasını sağlamak
Özgür
hür
özgür
Toplumsal baskılara, özellikle görgü kurallarına boyun eğmeyen, tavır ve davranışlarında serbest olan
özgür
Yönetim bakımından yabancı bir gücün etkisi altında bulunmayan, başka bir yönetime bağlı olmayan, bağımsız, hür (ulus, ülke)
özgür
Siyasi bir güç tarafından denetlenmeyen, engellenmeyen
özgür
Kendi kendine hareket etme, davranma, karar verme gücü olan
özgür
Yönetim bakımından yabancı bir gücün etkisi altında bulunmayan, başka bir yönetime bağlı olmayan, bağımsız, hür
özgür
Başkasının kölesi olmayan, hür
özgür
Herhangi bir kısıtlamaya, zorlamaya, şarta bağlı olmayan, serbest, hür: "Muallim Naci'den önceki çevirmenler de çok özgür bir çeviriden yanadırlar."- S. Birsel
özgür
Herhangi bir kısıtlamaya, zorlamaya, şarta bağlı olmayan, serbest, hür
özgür
Tutuklu olmayan, hür
özgürleştirme
Özgürleştirmek işi